Türkiye'nin her yerinde örgütlenen, 2011'de yapılacak genel seçimlere katılacak olan Tuncay Özkan'ın Genel Başkanı olduğu Yeni Parti İstanbul İl Başkanı Yazar Bihin Edige, ve il yöneticileri ile il binasında yerel medya ile kahvaltılı basın toplantısı yaptı. “Hepimizin el ele olması gereken bir dönemdeyiz. Sadece Türkiye değil tüm dünya bir imtihandan geçiyor. Bilmiyorum, aynı şeyi etrafınıza baktığınızda siz de görüyor musunuz? Şu anda bir tarih yazılıyor. Geçenlerde bir yazımda bahsetmiştim; Her yer gri. Şu an her yer gerçekten gri, tüm dünya iyi ve kötü birbirinin içine girmiş. Ne iyi, ne kötü anlamamız için aklımızı çok çalıştırmamız gerekiyor. Sadece aklımızı değil, kalbimizi de onun yanına koymamız, tarihi bilmemiz, neler olduğunu ayırt edecek bilgiye sahip olmamız ve ondan sonra da karar vermemiz gerekiyor.” diyen İl Başkanı Bihin Edige önemli açıklamalarda bulundu. KÖK SORUN, EKONOMİ VE EĞİTİM Basın mensuplarına da çok görev düşüyor. Yerel basınla görüşüyoruz. Çünkü, bugün ulusal basının çoğu basın olmaktan çıktı. Menfaatler çok ön planda gidiyor. Dünya, büyük sermayenin istediği ve tüm dünyayı eline alacak binlerce küçük devlet yaparak, istediği gibi üzerinde oynayacak, insan sermaye içindir dilen neoriberal fikrin kurbanları olarak hepimiz seçildik. Bu maalesef Atatürk'ün ölümünden sonra başladı. Amerikanın eline bakmak, köy enstitülerimizi kapatmak, bizi cahil şekilde bırakmak için. Bütün bunlarla başlayan ve ardından ekonomik ve eğitim sorunları yüzünden bu hale geldik. Şu an ortaya çıkan açılımlarla bir şeyler çözülecek denilen sorunlar aslında sorun değil. Kök sorun ekonomi ve eğitimdir. Bu sorunlar yüzünden Amerika'nın elinde esir halindeyiz. Bütün bunları göstermeyecek şekilde menfaatler o kadar ön planda ki, herkes satıldı, satılmayanlar bizim genel başkanımız Tuncay Özkan da dahil içerde tutulduğu ve susturulmak istendiği bir yerdeyiz. NE SAĞCIYIZ, NE SOLCUYUZ Yerel basından çok şey bekliyoruz. Her şey parayla değil. ABD'nin bir projesi olarak ortaya bazı partiler çıkıyor. Bunlar zaten sol demokrat olarak çıkıyor, bazen de sağ. Baskı her çeşit olabilir. Fakat bizi parçalamak üzere çıkan büyük sermayedarlar para vererek halkı istediği bilgiye bulaştırıyor. Halkımız da öyle bir hale geldi ki magazinsel olayları görmek için bu gazeteleri alıyor. Bu basını seyrediyor, dizilerle uyutuluyor. Biz bu haldeyken, artık belki de 1-2 senemiz kaldı. Ama birkaç kişi bile olsak gerçekten değer yargıları ön planda olan birkaç kişiyle, birkaç akıllı ve sürükleyici kişi ile bunları değiştirebilir. Bu kişiler herkesi peşine alıp, götürebilir. O kişilerden oluşmuş bir parti kurmaya çalışıyoruz. Çalışıyoruz, diyorum çünkü üstümüze çok geliyorlar. Fakat, mitinglere katılan ve sadece “Türkiye laiktir, laik kalacak” diye bağıranlar değil, bütün sorunumuz bu da değil, biz bu sorunlar içinde gidiyoruz. Biz, tamamen insan onuruna, eşitlikçi, Türküyle, Çerkeziyle, Kürdüyle herkesi kucaklayacak, dürüst bir ekonomi ve iyi bir eğitim sistemiyle yurdumuzu yeniden el ele tutturmak istiyoruz. Hiç kimseye taraf değiliz. Ne solcuyuz, ne sağcıyız. Genel Başkanımızın dediği gibi biz yolsuzluğa ve yoksulluğa karşıyız. Ve bütün bunlarla birlikte olan herkesi inandırmak istiyoruz. Kalbimiz, vatan için her şeyin üstünde, aydınlık için çarpıyor. ESAS OLAN İNSAN OLMAKTIR Esas sorun insanlık. Yani biz millet olalım, dindar olalım derken insanlığımızı unuttuk. Esas olay insan olmaktır. Etrafınıza bir bakın, insanlar kesiliyor, çocuklar ölüyor, flörtlerini kesiyorlar, kızlarını satıyorlar. Biz, insanlık olarak kaybediyoruz. Vatanı, milleti bir yana bırakın bir an önce el ele verip, değerleri yeniden inşa etmemiz gerekiyor. Her zaman, her yerde anlattığım ve kitabımda da yer verdiğim bir hikayeyi anlatmak istiyorum: “Seneler önce bilge bir adam varmış. Her şeyi bilir, herkese, her konuda bilgi verirmiş. Bir nevi ermiş. Bir gün, kapısının önünden geçen insanlar bir bakmışlar ki, bembeyaz bir köpekle, simsiyah bir köpek kıyasıya kavga ediyor. Çok merak etmişler, acaba bu bir sembol mü, diye. Çünkü, 1 saat sonra geldiklerinde yine kavga ediyorlardı. 5 saat sonra gelmişler, yine kavga ediyorlar. Sebebini sormuşlar. Tabi, demiş biri karanlık, biri aydınlık. İkisi kavga ediyor. “Peki neden kavga ediyorlar?” “Dünyanın sonu belirlemek için. Karanlık mı kazancak, aydınlık mı kazanacak.” demiş bilge adam. “Hangisi kazanacak, merak ediyorum” diye sorunca bilge adam “Ben hangisini beslersem o kazanacak” demiş. Bu iki köpek hepimizin içinde kavga ediyor. İnsanoğlu budur. Biz hangisini beslersek, o kazanır. Peki, karanlık nedir? Şu anki dünyaya bakarsanız nefis ön planda. Para hırsına, kimlerin nerelerde oturduğuna, hangi uçaklarla gezdiğine bakarsanız bu çok net görürsünüz. Nefis, öfke ve cehalet, bunlar karanlık. Genel başkanımızı da zindanlara kadar götürdü, bu karanlık. Ama öyle bir güneş ki oradan buraları aydınlatıyor. Aydınlık, sevgi, bilgi ve çalışmadır. Bunları unutmayalım. Ve her gece soralım kendimize. FIRSAT BULAMAYAN HIRSIZ, KENDİNİ NAMUSLU ZANNEDER Hiçbir zaman AKP'ye kızmadım. Bu zihniyete kızıyorum. Çünkü, onlara kızma hakkımız yok. Çünkü, onlar kendi doğru bildiklerini yapmaya çalışıyorlar. Ben, bizim zihniyette olup da hiç bir şey yapmayanlara kızıyorum. Yerinde rahat oturanlara, vatan elden giderken sadece şikayet edenlere kızıyorum. Hala birbiriyle mücadele verip, küstüm, gittim, ayrıldım diyenlere kızıyorum. Biz, bir araya gelip, el ele veremezsek, onlar veriyor. Onlar doğru mu, yanlış mı sorgulayamayız ki. Yanlışı seçmek gayet doğal hakları. Çünkü, yaradan bunu bize vermiş. Hepimizin içinde var. Onlar organize olup, bunu yapabiliyorlarsa, biz yapamıyorsak kendimizi suçlayalım. Fırsat bulamayan hırsız, kendini namuslu zanneder. İşte o zaman namusumuzu orada test edeceğiz. Orada sınava gireceğiz. Vatan satılık olduğu taktirde, bir müddet sonra hiç birimiz kalmayacağız. KENDİNİZLE SAVAŞ VERİN Sadece Türkiye değil, tüm insanlık pırıl pırıl parladığı an kazanmış olacağız. Bir yerlerde aç insanlar ölmediği zaman, çocukların üzerine bombalar atılmadığı zaman kazanacağız. Depremlerde, sellerde ölenler, çocuğunu kanalizasyonda bulan baba hepimiz olabilirdik. Bu Allah'ın bir revası mı? Hayır, bu gittikçe zenginleşen belediye başkanlarının suçu. Eğer sen, rüşvetle, olmayacak yereler para için ruhsat veriyorsan, o ana babaların bunca ölenlerin ahı dururken bilmiyorum, huzur içindeler mi? Yakın tarihe kadar huzurlu ve mutlu yaşarken, şu an içim sızlıyor. Bir şeyler yapmamız lazım diyorum ve bunu hep beraber el ele yapacağız. AKP'yi, Amerika'yı unutun. Kendinizle savaş verin. El ele verip, nefsimizin, egolarımızın üzerine çıkıp, bilinç seviyemizi yukarı çıkarıp güzel şeyler yapacağız. 1-2 sene kendinizi zorlayın. Birileri şu anda zindanlarda özgürlüğünü vererek bunu yapıyorsa, biz hiç değilse nefsimizin, egomuzun biraz ürerine çıkarak, iki sene içinde hem yurdu, hem dünyayı kurtarabiliriz. Lütfen, her akşam içimizdeki hangi köpeği beslediğimize dikkat edelim. Beyaz mı, siyah mı? Hep beraber çok iyi şeyler başaracağımıza inanıyorum. Aynı zihniyetler bir arada toplanmak zorundayız. Her şeyiyle yetecek bir yurdumuz var ki bunu elimizden alıyorlar. İnşallah, yeniden yurdumuzda kimseye muhtaç olmadan, tarımımızla, sanayimizle, esnafımızla , kadınımızla, tarladaki ırgatlarımızla mutlu yaşayacağımıza inanıyorum.
“Vatan elden giderken, sadece şikayet edenlere kızıyorum”
Türkiye'nin her yerinde örgütlenen, 2011'de yapılacak genel seçimlere katılacak olan Tuncay Özkan'ın Genel Başkanı olduğu Yeni Parti İstanbul İl Başkanı Yazar Bihin Edige, ve il yöneticileri ile il binasında yerel medya ile kahvaltılı basın toplantısı

01 Aralık 2009 - 11:06