Son dönemlerde önemli konuları kaleme alan Abdullah Akçay, ulkenin içinde bulunduğu durumu özetleyen guncel yazılarıyla dikkat çekmeyi surduruyor. Akçay, ardı ardına gelen şehit haberleri uzerine kaleme aldığı 'Bu gidiş nereye?' başlıklı son yazısında çözum surecini eleştirdi.
BU GİDİŞ NEREYE?
''Biz her taşın altında Siyonist Yahudi var demiyoruz. Ama Siyonist Yahudi hiç bir taşın altını boş bırakmaz diyoruz.'' Prof.Dr.N.Erbakan.
2012 den itibaren AKP iktidarı tarafından ''Çözum sureci'' adı altında bir sureç yurutuldu. İçerisinde neyin olduğunu bırakın muhalefeti; birçok kendi Vekillerinin bile bilmediği, AKP'li dar bir kadro, HDP ve İmralı ile bu sureç surdurulmeye çalışıldı.
''Analar ağlamasın'' ve ''Çözumsuzluk çözum değildir'' gibi slogan vari söylemler ile çıkılan yolda bu paketin içinde ne var ne vaad ediyorsunuz gibi soru soranlara ise ''siz kan akmasını mı istiyorsunuz'' diye cevap verildi.
Ta o zaman Saadet Partisi gibi ''Teröristlerle muzakere değil mucadele edilir, Bu surecin sonu Allah korusun ya daha buyuk çatışmaya ya da Ülkenin bölunmesine gider''diyerek iyi niyetle uyarı vazifesini yapanlara bile makul ve mantıklı cevap yerine gunu birlik ve hamaset kokan cevaplar verilmiş hatta uyarıları kaale bile alınmayarak görmezden gelinmiştir.
Bu sureç zarfında birçoğunu bu gun kendilerinin de ifade ettiği gibi PKK dağdan şehre inerek şehir yapılanmasını tamamlamış, ''uyuyan bombalar'' adı verilen patlayıcılar delhiz ve yollara yerleştirilmiştir. Bölgenin geleceğinin kendilerinde olduğunu bölge halkına kabul ettiren PKK kendi milis teşkilatını kurarak yol kontrollerine başlamış. Halk kendi aralarındaki anlaşmazlıkları bölge mahkemeleri yerine PKK'nın mahkemelerine göturmuş. İleride yapacağımız antlaşmalar ile işçi ve memur alımında bizim istediğimiz kişiler alınacak diyerek bölgeden her yıl en az 5000 kişinin terör örgutune katılmasına göz yumulmaktan ziyade adeta önu açılmıştır.
Peki, butun bunlar olurken Devlet dediğimiz Hukumet yetkilileri ve MİT ne yapmıştı?
Ne yazık ki; bilerek veya bilmeyerek uygulamış oldukları sureç ile PKK'nın elini guçlendirmişlerdi. PKK'nın siyasi kanadı olan HDP ve onun Proje Genel Başkanı Demirtaş'ın yıldızı parlatılmış, Diyarbakır da ''Megri megri'' turkusune PKK bayraklarının altında ağlanarak alkış tutulmuştu..
Sonradan hata yaptık dedikleri ''Ergenekon ''ile ABD karşıtı subaylar ordudan tasfiye edilirken, son hamlede de kendi elleri ile oluşturdukları ''Paralel yapı ''ve onunla mucadele adı altında polis içerisinde ki terörle mucadele edebilecek başta tecrubeli mudurler olmak uzere polis teşkilatı da darma dağın edilmişti..
Elbette her turlu suça bulaşanlar hukuk içerisinde hesap vermelidirler. Ama sadece şupheden dolayı senin gözunun ustunde kaşın var diyerek te koskoca teşkilat bu gun sonucunu görduğumuz gibi yerle bir edilmemeli idi.
ABD ile olan ilişkilerimiz neticesinde; ''Biz; ''Kadim Dostumuz !'' olan ABD ile işbirliği yapıp başta İncirlik'i açarak ABD'ye yardım ediyoruz. ABD bizim İncirlikten PYD=YPG'ye silah ile lojistik destek ve zaman zaman da bilerek veya bilmeyerek İŞID'a silah yardımı yapıyor. PYD ise ABD'den aldıkları yardımlar ile PKK'ya yardım ediyor. Şimdi de sınırlarımızdan ABD'nin PYD'ye vermiş olduğu silahlar ile PKK sızmaya çalışıyor ve Onlarca Askerimizi ve polisimizi şehid ediyor. Öyle ki yetkililere Ya hu sahi bizim dostumuz kim? Duşmanımız Kim? Diye sorar hale geldik.
Gelinen noktada ne acıdır ki; Her gun uçer beşer gelen şehit haberleri son gunlerde Dağlıca ve Iğdır'da olduğu gibi onar on beşer gelmeye başladı.
Evet kardeşlerim benim görduğum kadarıyla; Sanki olayların bu kadar tırmanması neticesinde bizi yönetenler (her ne kadar şaibeli olsa da, kendi elleri ile buyutseler de) siyasi bir hareket olarak Mecliste yer alan, Hukumet'te Bakan olarak görev verdikleri HDP ile konuşulup devreye sokularak olayların bitirilmesi yerine APO kozunu oynayacaktır.
Bir muddet sonra APO devreye sokulup ateşkes sağlanacak APO'nun kanı durduran lider diye lanse edilmesinden dolayı da APO'nun isteklerinin halk tarafından kanıksanması da sağlanacaktır.
AKP'de yeniden kanı durdurdum ve benden başkası ile çözum olmaz diyerek seçimlerden zaferle çıkmanın yolunu arayacaktır.
Butun bunlar olabilir. APO bölgenin Mandela'sı olurken AKP bir kez daha tek başına iktidar olabilir. Ama ya sonrası.
Bunun bir sonra ki adımı Guney Doğunun fiilen bölunmesidir ki aklıselim hiç kimse bu oyuna gelmemelidir.
Bir kez daha görulmuştur ki; İçi boş, ne olduğu belli olmayan, bir takım kişi ve gruplara rant sağlayan adı ne olursa olsun yapılan uygulamalar teröru bitirmemiştir. bitiremez de !
Çözumde çare de bellidir. Terörun çözumu İnsan hakları ve İslam Kardeşliğidir.
Mozayik te çimento ne ise
Turk, Kurt, Laz, Arap, Çerkez vs. ne olursa olsun butun bunları bir arada tutan ruh ta Çanakkale Ruhu olan İSLAM KARDEŞLİĞİDİR.
1 Kasım seçimleri için ise; Unutmayalım ki; Saadet Partisi'nin olmadığı bir Meclis bu gunkunden farklı olmayacaktır. Kendi gölgeleri ile bile kavga eden, birbirleri ile normal konuşmayı bile ulke çıkarları için değil parti menfaati için yapanların olduğu bir Mecliste de Saadet Partisi bir çimento görevini yapacak, dağılan birlik ve beraberliği sağlayacaktır inşallah.
Onun için İslamsız Çözum, Saadetsiz Meclis olmaz diyoruz.
Bu duygu ve duşuncelerim ile
Başta Dağlıca ve Iğdır'da Şehid olan kardeşlerimiz olmak uzere
Tum Şehitlerimize Allah'tan Rahmet yakınları ve bu acıyı yureğinde hisseden tum kardeşlerimize de Allah'tan sabır diliyorum.
Ölumden, kan ve gözyaşından menfaatlenmeye çalışan kişi, grup kim olursa olsun onları da Allah'ın Kahhar ismi Şerifine havale ediyorum.
Allah'a Emanet Olun.
Abdullah Akçay