Avrupa Aydınlar Ocağı akademik yılı açılışını yaptı

Avrupa Aydınlar Ocağı akademik yılı açılışını gerçekleştirdi. Her hafta Cuma günleri Bakırköy İncirli Caddesi'nde bulunan Avrupa Aydınlar Ocağı, akademisyenlerin verdiği konferanslarla dikkat çekiyor. Akademik yılın ilk konferansına Maltepe Üniversites

Avrupa Aydınlar Ocağı akademik yılı açılışını yaptı

Avrupa Aydınlar Ocağı akademik yılı açılışını gerçekleştirdi. Her hafta Cuma günleri Bakırköy İncirli Caddesi'nde bulunan Avrupa Aydınlar Ocağı, akademisyenlerin verdiği konferanslarla dikkat çekiyor. Akademik yılın ilk konferansına Maltepe Üniversites

Avrupa Aydınlar Ocağı akademik yılı açılışını yaptı
28 Mart 2011 - 02:22
Reklam

Avrupa Aydınlar Ocağı akademik yılı açılışını gerçekleştirdi. Her hafta Cuma günleri Bakırköy İncirli Caddesi'nde bulunan Avrupa Aydınlar Ocağı, akademisyenlerin verdiği konferanslarla dikkat çekiyor. Akademik yılın ilk konferansına Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çolak, Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hikmet Aytek, Beykent Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erol Ülgen, Milliyetçi Hareket Partisi Eski Genel Sekreter Yardımcısı, Gazeteci-Yazar Naci Memiş ve Gazeteci- Yazarlardan Muhittin Nalbantoğlu, Av. Özcan Pehlivanoğlu konuşmacı olarak katıldı. YOBAZLIK İKİ TARAFLI OLUYOR Avrupa Aydınlar Ocağı Başkanı Hidayet Gümüşsoy açılış konuşmasında, Aydınlar Ocağı olarak din ve devlet yobazlığına değinerek, “Yobazlık iki taraflı oluyor. Din düşmanlığı cehaleti ile yobazlık, bir de dindarlık adına yapılan yobazlık. Devleti bir taraftan katil diğer taraftan ise gavur itam eden devlet yobazlığıyla karşı karşıyayız. Aydınlar Ocağı'nın hem din düşmanlarıyla, hem de din tüccarlarıyla hak ve halk adına bir şeyleri doğru bir şekilde ortaya koyması kanaatindeyim.” dedi. KÜRESELLEŞME SAÇ AYAĞI ÜZERİNDE DURUYOR Bugün Aydınlar Ocağı'nın büyük bir misyon üstlendiğini vurgulayan konuşmacılar, meselelere milli bakan sivil toplum kuruluşlarının çok az sayıda olduğunu belirttiler. Konferansta konuşan Taksim Hastanesi Eski Başhekimi, Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Ahmet Çolak, “Küreselleşme saç ayağı üzerinde duruyor. Bu ayağın birinci basamağı çok uluslu şirketler, ikinci basamağını medya, üçüncü ayağını ise Sivil Toplum Örgütleri oluşturuyor. Çok uluslu şirketler sağlıktan, sanayiden, eğitimden tutunda bilişim sektörüne kadar gitmiştir. Bu şirketlerin sahiplerini, yani dünyanın efendileri dediğimiz gurup oluşturmakta. Medyayı mal sahipliğinde veya reklamlarla kontrol altına aldılar. Diğer önemli bir ayak ise sivil toplum örgütleri. 1950'li yıllarda merkezi hükümetlerin gücünü törpülemek amacıyla oluşturulmuştu. Bu düşünce hareketi ile oluştu. Merkez ülkelerde bu amaçla işlev görüyor, oysa çevre ülkelerde sivil toplum örgütleri ikiye ayrılır.” KÜRESELLEŞMENİN EN BÜYÜK RAKİBİ MİLLİ DEVLET Türkiye'de beliren en önemli tehlike gayri milli çizgideki sağ ile solun beraber hareket etmesidir, diyen Ahmet Çolak, “Bu önce bilim adamları ve aydınlar arasında her kesimde karşılıklı anlaşmalar ile başlamış daha sonra gazetelerde sütun aralarında devam etmiş sonra ki dönemlerde ise gayri milli çizgide ki sağ ile sol sivil toplum örgütleri bazında başlamıştır. Hak-İş'in genel başkanı ile başka bir gayri millideki sivil toplum örgütünün birlikte hareket ettiğini veya eski terminolojide sağda yer alan Mazlum-Der örgütün bugün PKK ve işbirlikçileri ile birlikte hareket ettiğini görüyoruz. Küreselleşmenin nefret ettiği istemediği tek bir şey var milli lafını duymak. Millinin her kelimesine karşıdır. Türkiye'de siyasallaşma davalarında geçmiş dönemlerinde milli çizgide yer alan insanlar ile ulusal çizgide yer alan ulusalcıların sanık sandalyesinde oturduklarını görüyoruz. Küreselleşmenin en büyük rakibi milli devlettir” diye konuştu.” dedi.