Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Hizmetleri Daire Başkanlığı’nın düzenlediği; “Tecrübe konuşuyor içimizdeki kahramanlar” adlı konferanslar, ülke genelinde devam ediyor. 15 Temmuz gecesi Fettullahçı Terör Örgütü(FETÖ) tarafından yapılan darbe girişimi sırasında sokağa dökülen siviller arasında gazi olanlar ile şehit olanların yakınları vatandaşlarla buluşuyor, o geceyi anlatıyor.
Bahçelievler’de de İlçe Gençlik Hizmetleri ve Spor Müdürlüğü’nün de katkılarıyla Nurettin Topçu Kültür Merkezi’nde düzenlenen programda; Bahçelievlerliler o gece yaşananları bir kez de bedel ödeyenlerden dinledi. Yoğun katılımın yaşandığı ve moderatörlüğünü ünlü oyuncu İsmail Hakkı’nın yaptığı programa; İlçe Kaymakamı Mehmet Ali Özyiğit, Belediye Başkanı Osman Develioğlu ve AK Parti İlçe Başkanı Zülküf Türkoğlu ile İlçe Spor Müdürü Numan Şahin başta olmak üzere çok sayıda siyasetçi, bürokrat, spor bakanlığı temsilcileri, STK yöneticileri, sporcular ve muhtarlar ile vatandaşlar katıldı.
Kur-an’ı Kerim okunmasının ardından saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programda; sık sık duygusal anlar yaşandı. Özellikle, başının gövdesinden ayrılması sonucu şehit olan Cuma Dağ’ın eşi Rukiye Dağ’ın haykırarak yaptığı konuşma yürekleri dağladı.
O KİŞİNİN EŞİM OLDUĞUNU SONRADAN ANLADIM
Eşinin şehit olduğu o geceyi anlatan Rukiye Dağ, “Darbe girişimini televizyondan öğrendik. Önce ne olduğunu anlamadık ama ben derhal hemen yakınımızdaki AK Parti Genel Merkezi’ne gitmek istedim. Eşimden izin de aldım. Sonra Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın çağrısını izledik ve bu sefer eşim; ‘Ben de seninle geliyorum’ dedi. 6 yaşındaki oğlumuzu komşumuza bıraktık ve dışarı çıktık. Ben öyle hızlıydım ki eşimi geride bıraktım. Sokaktaki insanlarla birlikte, ‘Asker kışlaya’ şeklinde sloganlar atıyorduk. Sonrasında darbeci askerler tanklarıyla karşımıza dikildiler. Bir anda ortalık cehennem yerine döndü. Helikopterden bulunduğumuz yeri taramaya başladılar. Daha sonra başı kopmuş bir şehit olduğunu duyduk, yakınında geçtik ve ben onun eşim olduğunu sonradan anladım. O gün eşim çocuğumuzla fotoğrafını çekmemi istemişti ve o bir istediyse ben iki tane çekmiştim. İşte o fotoğraflar, Cuma’mın son fotoğrafları oldu” diye konuştu.
SEVİNENLERİ GÖRÜNCE DAHA DA SİNİRLENDİM
Tankın altına yatma cesareti göstermesiyle tanınan Metin Doğan da, “Ben Yeşilköy’de oturuyorum. Spor salonundan çıkmıştım ve eve giderken öğrendim; darbe olduğunu. Otobüsteki insanlarda bazıları, ‘Tam zamanıydı, iyi ki oldu’ gibi konuşmalar yapıyorlardı. Herkes çok sevinçliydi ve onların sevinçli olması beni daha da sinirlendirdi ve oraya gidişimi daha da hızlandırdı. Zor oldu ama oraya ulaştım. Daha kimse yoktu fazla, ne olduğu da tam belli değildi. Ama birilerinin bu ülkeyi karıştırmak istediği belliydi, hissetmiştim ve birinin bir şeyler yapması gerekiyordu. İnsanlarını şoka girmiş olduğunu düşündüm ve insanları harekete geçirmek için birileri bir şeyler yapmalıydı. O an tankın altına yatarsam, insanlar da benim orada vatan için can verdiğimi görürse, hem hainleri yavaşlatmış olur hem de insanların sokağa dökülmesini sağlamış olurum diye düşündüm ve tankın altına yattım” dedi.
VATAN, MİLLET, BAYRAK DELİSİYİZ BİZ
Genelkurmay başkanının rehin alındığı bilgisini duyunca bir şekilde genelkurmay binasına giren ve yaralanan Abdullah İlgin de, “Hainlerin şehit ettiği Muhsin başkanımızın çok güzel bir anekdotu var, konuşmama onunla başlamak istiyorum. Muhsin başkan bir gün bir köye gidiyor, oranın halkıyla oturup, çay içiyorlar. O esnada oradan biri geçiyor. Başkan adama, ‘Buyur, gel çay içelim’ diyor, adam da ‘Ben gelmem, ben bu köyün delisiyim’ diyor. Muhsin başkan da ona, ‘Buyur gel kurban olduğum, biz de bu memleketin delisiyiz, biz de sendeniz gel’ diyor. Biz vatan delisiyiz, biz millet delisiyiz, biz bayrak delisiyiz. Aslında biz, kahraman değiliz. O gecenin asıl kahramanları; Ömer Halis Demirler’dir” şeklinde konuştu.
ANNEME; “ÖLÜRSEK, ŞEHİT OLUR MUYUZ?’ DİYE SORDUM
O gece ailesiyle birlikte dışarı çıkan ve kurşunlara hedef olan 14 yaşındaki Adviye Gül ise, “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısının ardından abdestlerimizi aldık ve ailemle birlikte kendimizi dışarıya attık. Her şeye hazırlıklıydık. Yolda giderken helalleştik ve ben anneme, ‘Orada ölürsek, şehit olur muyuz?’ diye sordum. Annem de; ‘Biz oraya vatanımızı savunmaya gidiyoruz. Ölürsek, şehit oluruz’ dedi. İBB’nin önüne doğru gidiyorduk ve insanlar akın akın sokaklara çıkıyordu. Geri çekilmeyeceğimizi anladıklarında silahlarını üzerime doğrultup, taramaya başladılar ve ben de vuruldum; kolumdan girip, sırtımdan çıkan bir G-3 mermisiyle. Onlar belki bizim canımızı yaktıklarını sanıyorlar ama aslında ahirette de gururla taşıyacağımız gazilik madalyalarımızı taktılar” ifadelerini kullandı. 365/Aykut Kaya
YORUMLAR