15 Temmuz’da gerçekleştirilen hain darbe girişimi, 53 gazeteci tarafından hazırlanan “Sözün Bittiği Yer” kitabında anlatıldı. Gecenin en önemli tanıklarından olan gazeteciler, Türk milletinin darbeye karşı olan duruşunu Bahçelievler Belediyesi'nin öncülüğünde hazırlanan "Sözün Bittiği Yer. Gazetecilerin Gözünden 15 Temmuz" adlı kitapta anlattı.
53 gazetecinin yer aldığı kitabın lansmanı, Nurettin Topçu Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen törenle yapıldı. Törende aynı zamanda 15 Temmuz’da şehit olan 249 kahraman da anıldı. Kitabın çizimlerini gerçekleştirilen Şafak Tavkul’un “Demokrasi Nöbetleri” sırasında meydanlarda yaptığı çizimlerinden oluşan sergisinin açılışı da Bahçelievler Kaymakam vekili İl Vali Yardımcısı Osman Ateş ve Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu ile kitaba katkı sağlayan yazarlar ve Sanatçı Şafak Tavkul tarafından gerçekleştirildi.
LANSMANA YOĞUN KATILIM…
“Sözün Bittiği Yer… Gazetecilerin Gözünden 15 Temmuz” kitabının tanıtım programına 15 Temmuz gecesi şehit olan vatandaşların yakınları ve gazilerin yanı sıra, AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci, İstanbul Vali Yardımcısı Bahçelievler Kaymakamvekili Osman Ateş, Belediye Başkanı Osman Develioğlu, AK Parti İlçe Başkanı Av. Zülküf Türkoğlu, İlçe Milli Eğitim Müdürü Emin Çıkrıkçı, İlçe Müftüsü Ömer Faruk Bilgili, kitaba katkı sağlayan yazarlardan; Abdulhamit Avşar, Ardan Zentürk, Ayşe Böhürler, Cemile Bayraktar, Ekrem Kızıltaş, Fatih Selek, Hüseyin Besli, Kenan Alpay, Mehmet Şeker, Nuh Albayrak, Rahim Er, Serkan Kalemciler, Sinem Köseoğlu, Yücel Koç ve çizimleriyle Şafak Tavkul ile vatandaşlar katıldı.
15 Temmuz ve tüm şehitlerimiz için okunan Kuran-ı Kerim’in ardından saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan etkinlik, Hasan Saka tarafından hazırlanan 15 Temmuz gecesini ve sonrasını anlatan video gösterimi ile devam etti. Program, protokol konuşmalarının ardından Belediye Başkanı Osman Develioğlu tarafından geceye katılan tüm davetlilere kitap takdimi ve hatıra fotoğrafı ile sona erdi.
KİTABA KATKI VEREN GAZETECİ VE YAZARLAR
Abdulhamit Avşar, Abdurrahman Dilipak, Ahmet Kekeç, Ahmet Taşgetiren, Ali Eyüboğlu, Ali Saydam, Alper Tan, Ardan Zentürk, Ayça Örer, Ayşe Böhürler, Aysun Torun, Batuhan Yaşar, Beril Dedeoğlu, Cansu Canan Özgen, Cemile Bayraktar, Çetiner Çetin, Çiğdem Tavkul, Ekrem Kızıltaş, Elif Çakır, Erhan Erken, Ersoy Dede, Fadime Özkan, Faruk Aksoy, Fatin Dağıstanlı, Fatih Selek, Fuat Bol, Hilal Kaplan, Hüseyin Besli, İbrahim Eren, İsrafil Kuralay, Kenan Alpay, Kurtuluş Tayiz, Mehmet Ocaktan, Mehmet Şeker, Murat Çiçek, Murat Gener, Nagehan Alçı, Nazif Karaman, Nedim Şener, Nevzat Çiçek, Nihal Bengisu Karaca, Nuh Albayrak, Orhan Sali, Ömer Bolat, Özlem Albayrak, Rahim Er, Sadık Yalsızuçanlar, Serdar Karagöz, Serkan Kalemciler, Sinem Köseoğlu, Veyis Ateş, Yücel Koç ve çizimleriyle Şafak Tavkul.
KİTAPTAN DİKKAT ÇEKİCİ BÖLÜMLER…
•Abdurrahman Dilipak darbe gecesi Cumhurbaşkanı ile aynı yerde olduğunun farkında mıydı?
•Darbe haberini alan Ahmet Kekeç’e “seni burada saklarım” diyen kimdi?
•Ardan Zentürk darbe yayınına başlarken kimlerle helalleşti?
•Ayça Örer, 15 Temmuz’un gazeteci şehidi Mustafa Canbaz’a o gün ne ikram etmişti?
•Cansu Canan Özgen’e New York’ta darbeyi haber veren Afrikalı, hangi pişmanlığını dile getirdi?
•Ersoy Dede, darbeyle Fransa’daki DEAŞ saldırısını nasıl birbirine karıştırdı?
•Darbeye TV stüdyosunda yakalanan Fadime Özkan, darbecilere direnmek için nasıl planlar yaptı?
•15 Temmuz gecesi köprüye çıkan Hilal Kaplan’ın anlatımıyla bir milletin darbeye direnişi…
•Darbe haberini Endülüs’te alan Hüseyin Besli’nin o an aklından geçenler…
•Darbeyi Arı Stüdyosu’nda haber alan TRT Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Eren, İngilizce haber kanalının yayınlarını sürdürmesi için ne gibi tedbirler aldı?
•Televizyonda askeri hareketlilik haberini gören Nagehan Alçı, eşi Rasim Ozan Kütahyalı ile birlikte FETÖ’cü darbe girişimiyle karşı karşıya kaldığımızı nasıl anladılar?
•FETÖ’cü darbenin hedeflerinden Nedim Şener, CNN Türk binasında darbecilerle nasıl boğaz boğaza kavga etti?
•Nevzat Çiçek, darbe girişimine karşı halkı nasıl organize etti, yanındakilerle birlikte darbecileri Vatan Caddesi’nde nasıl polise teslim etti?
•Rahim Er, FETÖ elebaşı Gülen’i Osmanlı’daki hangi darbeciyi benzetiyor?
•Erken baskı için “P’aralel İ’hanet Ç’etesi Darbeye Kalkıştı” manşetini atan Yücel Koç, gazetesinin normal baskısı için neden “Demokrasiye Millet Sahip Çıktı” manşetini attı?
DARBELERİN TARİHİ ANLATILIYOR
Sözün Bittiği Yer adlı kitapta Türkiye’nin önde gelen 52 gazeteci ve televizyoncusu 15 Temmuz’da sadece yaşadıklarını ve kişisel tanıklıklarını değil aynı zamanda darbeye giden süreci, FETÖ’cü örgütlenmeyi ve Türkiye’nin darbeler tarihini de anlatıyor.
218 sayfadan oluşan “Gazetecilerin Gözünden 15 Temmuz” kitabında sanatçı Şafak Tavkul’un Demkorasi Nöbetleri sırasında çizdiği 60 kadar desen, resim ve karikatürü de yer alıyor. 15 Temmuz sonrası Kısıklı’daki Milli İrade Nöbetleri sırasında çizdiği eserleri yine aynı mekanda açık hava sergisi olarak paylaşan sanatçı, ilk kez kapsamlı bir sergide bir araya getirdi.
15 TEMMUZ MÜZESİ’NE BAĞIŞLAYACAK
15 Temmuz gecesi hissettiklerini Kısıklı’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın evinin hemen yakınında bulunan meydanda günler boyu süren Milli İrade Nöbetleri sırasında defterine çizmeye çalıştığını dile getiren sanatçı Şafak Tavkul, “Desen ve karikatürler ile birlikte suluboya çalışmalar da yaptım. Sözün Bittiği Yer kitabında yer alan tüm çalışmalar, işte bu nöbetler sırasında ortaya çıkmıştır. Bir yandan FETÖ’cü darbeye karşı meydanları tutuyor, bir yandan doa 15 Temmuz’un ruhunu ve benim ruhuma yansıyanları aktarmaya çalışıyordum. Yaptığım çalışmaları daha nöbetler bitmeden Kısıklı Meydanı’nda toplanan halkla paylaştım. Bu yönüyle belki de ilktir. Çünkü eserleri yaptığım yerde sergileme imkanı da bulmuş oldum.” diye anlatıyor tüm bu süreci…
İlk kez Nurettin Topçu Kültür Merkezi sergisi salonunda sergilenecek eserlerin kendisi için anlamının çok büyük olduğunu vurgulayan Şafak Tavkul, eserlerini oluşturulacağı haberini aldığı 15 Temmuz Müzesi’ne bağışlamayı istiyor.
Osman DEVELİOĞLU - Bahçelievler Belediye Başkanı
Gerek 15 Temmuz gecesi, gerekse sonrasındaki Demokrasi Nöbetleri sırasında Bahçelievler halkıyla birlikte Bahçelievler Belediyesi olarak gösterdiğimiz duruş ve sergilediğimiz kararlılık herkes tarafından bilinmektedir. Bu çerçevede “Demokrasi ve Milli Birlik Günü” olarak kabul edilen 15 Temmuz’u anlatmayı, gelecek nesillere bir kahramanlık öyküsü bırakmayı misyon kabul ettik.
Düzenlediğimiz etkinlikler, yaptığımız çalışmalarla 15 Temmuz ruhunu canlı tutmaya gayret gösteriyor, çeşitli yayınlarla da bu ruhu yazılı metinlere dönüştürmeye özen gösteriyoruz.
15 Temmuz gecesinin milletle birlikte bir başka kahramanı da, milletin medyasıydı. Darbe girişiminin öğrenildiği ilk andan itibaren demokrasinin yanında yer alan, seçilmiş meşru iktidara destek veren ve darbecilere direnen medyanın önemini ve üstlendiği tarihi rolü bugün daha iyi anlıyor ve hakkını teslim ediyoruz. Hazırladığımız bu kitabın 15 Temmuz gecesinin kahramanlarına, onurlu gazetecilere bir saygı duruşu olarak kabul edilmesini temenni ediyoruz. Ülkemizin saygın gazeteci ve televizyoncularının 15 Temmuz darbe girişimine dair makalelerinin yer aldığı bu kitap, zamanla büyüyecek 15 Temmuz kitaplığımızın önemli bir eseri olacaktır.
Nedim ŞENER - Posta Gazetesi Yazarı
Doğan Medya Center binasına geldiğimde darbecilere karşı direnen halk televizyon binasının önündeydi. Aralarından geçip binanın kapısına geldim. Asansörle doğrudan CNNTürk’ün bulunduğu üçüncü kata çıktım. Kapı açılır açılmaz karşıma dört asker çıktı. Onlara, “Burası bizim namusumuz, evimiz. Evimize girdiniz ulan çıkın buradan şerefsizler” dedim. O anda askerlerin silahları doğrulttuğunu gördüm. Hemen bir yüzbaşı belirdi. O da silahını doğrulttu. “İn aşağı sıkacağız” diyorlardı.
Onlara, “Sana söylüyorum sıkacaksanız sıkın. Vurun ulan vur, vur hadi vur, vur.” diye bağırıyordum. Arkadaşlar beni merdivenlerden Kanal D’nin bulunduğu ikinci kata indirdiler. Darbeci askerler de arkamızdan geldi. Orada da benzer bir mücadeleye girdim. Arkadaşlar, “Polis operasyon yapacak” diyorlardı. Ama böyle bir durumda ya polislerden ya askerlerden ya da içeride bulunanlardan bazılarına zarar gelebilirdi. Oysa bina önünde, “Asker dışarı” diye slogan atan halk vardı. Arkadaşlar zorla beni asansöre bindirdi ve giriş katına geldim. Aklıma binaya girmesine izin verilmeyen halkı içeri almak geldi. Görevlilerin kapalı tuttuğu kapıyı açtım ve halk binanın içine doluştu. Çok kısa süre sonra darbeciler kararlı halkı görünce, çatışmaya gerek kalmadan teslim oldular.
Tüm askerler kelepçelendi ve yere oturtuldu. İki yüzbaşı polisler tarafından sorgulanıyordu. Konuştuğum erler, “Abi biz buraya darbe için gelmedik bize ‘operasyon var” dediler.” diyorlardı. Aşağıdaki kantinden bulabildiğim tüm suyu yukarı taşıdım. Herkes içiyordu, darbeci erlere gözüm ilişti. Elleri kelepçeliydi, polislerden izin isteyip onlara elimdeki şişeden su içirdim. Bazıları ağlıyordu.
Nevzat ÇİÇEK - Gazeteci
Mısır’da Mursi iktidarına karşı yapılan darbeyi yerinde yaşadığım için meydan nasıl tutulur, ne yapmak gerekir az çok biliyordum. Polislerin “tanklar emniyete doğru geliyor” demeleri üzerine kendi aracımla Vatan Caddesinde ilk yolu kapattım ve çevredekilere de yolun kapatılması gerektiğini ifade ettim.
Tankın içindeki darbeci asker bizi püskürtmek için sürekli yakın mesafeden havaya ateş açarak korkutmaya çalışıyor ama biz geri çekildikten sonra yine geliyorduk. Halk yavaş yavaş toplanmaya başlayınca arkadaki tanklarda bulunan askerlerin tatbikat bahanesi ile getirildiğini öğrendik. Onları ikna ederek dört veya beş tankı geri gönderdik ve bize ateş açan askeri yetkilinin olduğu tankın gitmesine izin vermedik. İzin vermememizin sebebi polislerin bize tankın içerisinde bir emniyet müdürünün olduğunu ifade etmeleriydi. Biz darbeye direnen bir emniyet müdürünün alıkonulduğuna inanıyorduk ama gerçek hiç de tahmin ettiğimiz gibi değildi. Tankın içerisinde darbeci askerlerle birlikte emniyeti teslim almaya geldiği ifade edilen bir emniyet müdürünün olduğunu gördük.
Tankın üzerindeki darbeciyi artık teslim olmaya ikna ettikten sonra halkın linç etmemesi için de tedbir almayı ihmal etmedik. Kendi halkına kurşun sıkan haini, emniyetten getirilen akrep aracına bindirene kadar koruduk ve herhangi bir zarar görmesinin önüne geçtik. İstanbul’da artık kontrolü ele almaya başlayan polis güçlerine teslim ettiğimiz kişiler içerisinde tanktan çıkardığımız darbeci emniyet müdürü de bulunuyordu.
Abdurrahman DİLİPAK - Vakit Gazetesi Yazarı
1960’ta ilk darbe sırasında imam hatipte öğrenciydim. 12 Mart’ta, Milli Nizam davasında, gençlik teşkilatı olarak yayınladığımız bir bildiriden dolayı mahkum oldum. 12 Eylül’de Erbakan’ın danışmanıydım. Konya mitinginin hazırlanması ve hayata geçirilmesinde aktif görevler üstlenmiştim. 28 Şubat’ta Sincan’daki Kudüs gecesinin ana konuşmacısıydım ama, sağlık sebebi ile katılamadım.
15 Temmuz’da Marmaris’e ve Dalaman’a 20 km mesafede Köyceğiz’deydim. “Gülen Hareketi ve Darbeler” konulu bir konferansım vardı. Evim Çengelköy’de, “Şehitler Köprüsü” ile Kuleli Askeri Lisesi arasında. Eşimden aldım ilk haberi. Ona da komşular haber vermiş. Onlar İstanbul’da olduğumu zannediyor ve Kuleli çevresindeki hareketlilikten kaygı duyup benim dikkatli olmam için uyarmak istemişler.
Ahmet KEKEÇ - Star Gazetesi Yazarı
Bir-iki yere daha telefon açtım. Hep aynı cevap: “Bir şey oluyor ama bilmiyoruz.” Aklıma, tanıdığım bir generali aramak geldi. Telefonu kapalı. Mükremin Atmaca’ya, “Sen şu adamına bir ulaşmaya çalış bakalım” dedim. Mükremin adamını aradı. Genelkurmay kaynaklarının bildirdiğine göre bir “askeri hareketlilik” varmış: “Kontrol dışı” bir hareketlilikmiş.
Bu gibi durumlarda ne yapacağını bilemiyor insan. Refleksle, hemen evini ve çocuklarını düşünüyor. Kalktık. Çıkmadan önce Kahvehane işletmecisi Mustafa geldi yanıma, “Darbe oluyor galiba” dedi, “İstersen gitme. Ben seni gizlerim burada.” Güldüm. “Benim yüzümden kendini yakma” dedim.
Evet, darbe oluyormuş. Eve varmadan öğrendim bunu. Merter’den havaalanı yönüne doğru onlarca belediye aracı bekliyor. İncirli’den sonrası kapalı. Sigara almak için benzinciye girdim. İçeride izdiham var. Sigara alamadan çıktım. Az önce kahvede birlikte olduğumuz Doktor Vahit Öztürk aradı, “Abi kesin darbe oluyor” dedi. Küfrettim. Ağır küfürler hem de... “Bir şey olursa araşırız” deyip kapattım telefonu.
Nagehan ALÇI - Milliyet Gazetesi Yazarı
Kumandanın düğmesine basmadan önce eşim Rasim Ozan’ın yanına, çalışma odasına gittim. Rasim o akşam kendini güncelden soyutlamış, güzel bir romana dalmıştı. ‘Tuhaf şeyler oluyormuş’ diyerek televizyonu açtım. Açış, o açış… O televizyonun önümüzdeki 24 saat boyunca bir daha hiç kapanmayacağını o sırada bilmiyordum.
Önce Boğaz Köprüsü görüntüleri gördük. Alt KJ’de ‘Köprülerde hareketlilik’ yazıyordu. Bazı kanallar ise akışlarını bile kesmemişler, normal yayınlara devam ediyorlardı. Ben zaten DAEŞ’le ilgili bir yazı hazırlamaya çalıştığım için aklıma hemen terör tehdidi geldi. Nitekim derhal telefonlara sarıldık ve ilk ulaştığımız insanlardan da aynı şeyi duyduk. DAEŞ İstanbul’a saldıracak yönünde istihbarat gelmiş, güvenlik nedeniyle köprüler tutulmuş olabilirdi.
Ancak bir süre sonra hükümetten bu yönde herhangi bir açıklama gelmemesi düşündürmeye başladı. Ancak hala her yerde terör tehdidinden bahsedilirken Rasim tam teşhisi koymuştu: Fethullahçılar darbe girişiminde bulunuyor!’
YORUMLAR