Cumhuriyet Halk Partisi’nden İstanbul Büyükşehir Belediyesi(İBB) ve Bahçelievler Belediyesi Meclis Üyesi Mehmet Berke Merter, bu kez de ‘Demokrasi’ çıkışıyla dikkatleri üzerine çekti. Gündem dışı konuşmasında; İBB Meclisi’nde demokrasinin olmadığını savunan CHP’li Meclis Üyesi M. Berke Merter, mecliste yaşananlardan örnekler verdi, Saffet Bulut’un Bahçelievler Belediye Başkanlığı yaptığı dönemi işaret etti. Meclis üyelerinin istedikleri gibi sunum yapma özgürlüğünün olmadığını belirten ve tepki gösteren Berke Merter, “Yurtdışında bir sosyal demokrat partiye üye, meclis üyesi arkadaşa sormuştum sizde bütçe nasıl denetlenir diye? Bana cevap olarak, ‘Denetim komisyonu nedir?’ diye sordu. Çünkü sosyal demokrat arkadaşımın yaşadığı yerde isteyen her meclis üyesi istediği gibi denetim yapma yetkisine sahipmiş. O anda inanın bir kez daha üzüldüm ve utandım” ifadelerini kullandı.
Berke Merter, “Bahçelievler Belediyesi’nin Saffet Bulut döneminde güzel bir uygulaması vardı, yani ‘Eski Türkiye’ zamanında, beş yılık meclisin bütün oturum içerikleri, yani bütün konuşmaları, bütün soru önergeleri ve bütün eleştirileri bir kitap haline getiriliyordu ve isteyen vatandaşlara dağıtılıyordu. Maalesef AK Partiyle beraber tipik bir ‘Yeni Türkiye’ tarzıyla bu güzel şeffaf ve demokratik uygulama da son buldu. Gelin bu geçmişte kalan demokratik ve güzel uygulamayı bu meclis için de tekrar başlatalım. Bir defa da şaşırtın ve demokrasiyi kısan değil demokrasiyi güçlendiren uygulamaları hayata geçirin” diye konuştu. >365/Haber Merkezi
CHP’li Belediye Meclis Üyesi Berke Merter’in meclisteki konuşmasının tamamı şöyle;
Sayın Başkan, Sayın meclis üyeleri, hepinizi selamlıyorum;
Demokrasi çift kanatlı bir kuş gibidir. Bir kanadı iktidar, bir kanadı da muhalefeti temsil eder. Bir kandı kırılırsa da bu kuş uçamaz.
Ülkemizde yasak olan internet ansiklopedisi Vikipedi’ de ‘Demokrasi’ kelimesinin anlamına baktığımızda ilk cümlesi, "Tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir tür yönetim biçimidir" denilmektedir. Yani herkes eşit!
Şüphesiz Demokrasi çoğunluğun yönetimi anlamına gelse de sayısal azınlığın da haklarının korunması anlamına da gelmektedir. Peki, bugünün Türkiye'sinde durum nedir? Sayısal azınlıkta olanlar eşit midir ve hakları hukukları korunmakta mıdır? Keşke öyle olsa, maalesef günümüz Türkiye'sinde ya da dönemin tabiriyle ifade edersek "Yeni Türkiye'de" eleştiri yapmak dahi cesaret isteyen bir eylem haline gelmiştir. Cezaevlerimiz gazeteci dolu, hatta dünyada da bu konuda bir numarayız. Bu durum da İngiliz yazar Lord Acton'un bir sözü akla geliyor “Demokrasinin kötü olan bir yönü çoğunluğun tiranlığına dönüşmesidir"
Peki, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisimizde durum nedir acaba? Gelin size bir kaç örnek vereyim; Hatırlar mısınız Meclis Üyemiz Sayın Ercan Erdem bir ara burada yapmak istediği konuşma sırasında bazı görsellerin ekrana yansıtılmasını istemişti. O zaman buna “Böyle bir gelenek yok” diyerek izin verilmemiş, aynı gün İSKİ Genel Müdürümüz bu salonda, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde, yani seçilmişlerin mekanında, konuşmasını Ercan Bey’in tam aksine görsellerini ekrana yansıtarak yapmıştı. Yani Sayın bürokratımıza izin vardı ama İstanbul halkını temsil eden seçilmiş bir meclis üyesine aynı hak maalesef tanınmamıştı. O gün ben çok üzüldüm ve gerçekten utandım.
Eminim ki siz meclis üyelerimiz de üzülmüşsünüzdür. Peki, sadece o gün mü, keşke sadece öyle olsa!
İstanbul Büyükşehir Belediyemizin bütçesinin, küçük ya da orta büyüklükteki bir ülke kadar olduğu gerçeğine sanırım kimse itiraz etmez. Peki, bu kadar büyük bir bütçe kaç meclis üyesi tarafından denetleniyor diye bir vatandaşa sorsak ve kendisine bunu sadece üç kişinin yaptığını söylesek, acaba nasıl bir tepkiyle karşılaşırız?
Sizce de düşündürücü ve utanç verici değil mi?!
Yurtdışında bir sosyal demokrat partiye üye, meclis üyesi arkadaşa sormuştum sizde bütçe nasıl denetlenir diye? Bana cevap olarak “Denetim komisyonu nedir?” diye sordu. Çünkü sosyal demokrat arkadaşımın yaşadığı yerde isteyen her meclis üyesi istediği gibi denetim yapma yetkisine sahipmiş. O anda inanın bir kez daha üzüldüm ve utandım.
Muhalefet kendisini ne kadar özgürce ifade edebiliyorsa, o ülkede o kadar demokrasi var demektir. Eleştiriyi ve aykırı olanı kıstığınız oranda demokrasiden feragat etmiş olursunuz. Peki, bizim meclisimizde durum nasıl? Neden kısıtlama var? Biz halk tarafından seçilmedik mi? Bizim sesimizi kısmak, halkın da sesini kısmak anlamına gelmez mi beyler? O yüzden diyorum ki gündem dışı konuşmaları kısmayın, bırakın kim ne demek istiyorsa ifade etsin. Ayrıca neden her seferinde acele ediliyor ki? Süre için de beş dakika sınırlamasını uzatın ya da kaldırın. Aynı şekilde sözlü soru önergelerinin okunması noktasında baskı kurmayın. Giriş bölümü okunmasa anlam kargaşası oluşabiliyor. Bırakın Meclis üyeleri, denetim görevlerini yerine getirsinler!
Eğer demokrasiye inanıyorsanız muhalefetin sesini kısmayın. Ne demiştik demokrasilerde herkes eşittir. Eşit ise ve sizler demokrasiyi savunuyorsanız o zaman eşitlik ilkesine göre davranın lütfen.
Zaman zaman meclisimizde nahoş durumlarla da karşılaştık. AK Partili arkadaşların eleştirilere, tahammülsüz bir şekilde konuşmacılarımıza bağırmalarına ve laf atmalarına alıştıysak da bu durumun meclisimize yakışmadığını söylemek istiyorum. Bu seçim döneminde en az üç dört defa AK Parti sıralarından topluca üzerimize yüründüğüne hep beraber şahit olduk. Allah'tan itiş kalkışın dışında bir şey olmadı, ama daha kötüsüne ramak kalmıştı. Bunlar bu yüce meclisimize yakışmayan utanç verici görüntülerdi. Bu tür çirkin durumlara karşı da meclisimizin oturumlarını naklen internetten yayınlanmasını öneriyorum. Bu hem şeffaflık için bir adım olur, hem de bazı arkadaşların belki de kendilerine çeki düzen vermeleri açısından faydalı olabilir.
Bahçelievler Belediyesi’nin Saffet Bulut döneminde güzel bir uygulaması vardı, yani "Eski Türkiye" zamanında, beş yılık meclisin bütün oturum içerikleri, yani bütün konuşmaları, bütün soru önergeleri ve bütün eleştirileri bir kitap haline getiriliyordu ve isteyen vatandaşlara dağıtılıyordu. Maalesef AK Partiyle beraber tipik bir “Yeni Türkiye” tarzıyla bu güzel şeffaf ve demokratik uygulama da son buldu.
Gelin bu geçmişte kalan demokratik ve güzel uygulamayı bu meclis için de tekrar başlatalım. Bir defa da şaşırtın ve demokrasiyi kısan değil demokrasiyi güçlendiren uygulamaları hayata geçirin.
Bakın 2500 yıl önce tarihçi Thucydides demokrasiyi icat eden antik Yunanistan da ne demiş “Biz Atina’lılar, politika ile ilgili kararları uygun tartışmalardan sonra alırız; en kötü olan şey, sonuçları tartışılmadan bir politikanın uygulanmasıdır.”
Bu çerçevede, dilerim ki gelecek dönem seçilecek meclis üyeleri daha demokratik bir ortamda çalışabilsinler ve sizlere de beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
YORUMLAR