Huzur Evi'nde baz istasyonu huzursuzluğu İstanbul Huzur Evi'ndeki olayı görenler, önce şaşırıyor, sonra tepkisini dile getiriyor. Mahalle halkı ve bölge esnafının şikâyeti üzerine, olay yerine gittiğimizde “bu kadarına da pes” diyeceğimiz bir olayla karşılaştık. İstanbul'un en önemli yaşlılar Huzur Evi olan, Özel İstanbul Huzur Evi'nin çatısında 3 tane baz istasyonu bulunuyor. Bahçelievler Yayla Adnan Kahveci Bulvarı'nın üzerinde hizmet veren İstanbul Huzur Evi'nin hemen yanında Bahçelievler Emniyet Müdürlüğü ve İlçenin en büyük hastanelerinden Yaşam Hastanesi bulunması olayı daha da vahim hale getiriyor. Bu devasa verici baz istasyonlarını, ömürlerinin son günlerini parasını vererek mutlu ve huzurlu geçirmek isteyen vatandaşların barındığı, Huzur Evi'ne konulmasına halkın tepkisi büyük. Huzur Evi'nin dışında çevre binalarının üzerinde de baz istasyonlarının bulunması çevre sakinlerini ve esnafı tedirgin ediyor. Tarlasını, bahçesini, evini, bütün sermayesini, kedilerine bakılsın diye Huzur Evi'ne yatıran insanların paralarını alacaksınız, daha çok para kazanmak için o insanların sağlıklarıyla oynayacaksınız diyen vatandaş, “Huzur Evi'ndeki vatandaşlar kadar bizlerde etkileniyoruz, çünkü çevremizdeki binalarda da baz istasyonları var” dedi. İlçenin ortasında bulunan bu baz istasyonları ile ilgili yetkililerden bir an önce bir çözüm bulmasını isteyen vatandaşlar gazetemize şunları söylediler: Önder Özel: Huzur Evi'nde kalan insanların bazılarıyla görüştük onlarda çok rahatsız ve huzursuz. Orada kalan insanlar “yetkililerle görüşüyoruz, tamam hallederiz, sökeriz deyip bizleri oyalıyorlar” dediler. Asım Kütük: 12 yıldır burada esnafız, bizlerde kanser olmaktan korkuyoruz, baz istasyonların arasında kaldık. Özellikle Huzur Evi'nin üzerine konulmasına nasıl izin verildiğine aklım ermiyor. Oraya gelen insanlar huzur bulmaya geldi buraya. Günahtır bu yapılan, yazık O insanlarımıza ve bizlere. Yetkililer bunu görmeli artık. Nurten Kolçak: Huzur Evi'nde kalan insanlarının vebali Huzur Evi'nin yetkileridir. Ama bizler burada yaşamak zorundayız. Devlet buna nasıl izin veriyor? Oranın müdürlerinden birini seçimlerde hem Osman Develioğlu'nun hem de, Saffet Bulut'un toplantılarında gördüm. Çünkü kim kazanırsa O kazanmış olacak. Bildiğim kadarıyla Huzur Evi'nin üzerine bir kat daha çıkıyorlar. Bu konuda mahalle muhtarı da ilgilenmesi gerekiyor, ama ne yazık muhtarlıktan çıkmıyorlar. Mahmut Özcan: Bahçelievler'in telefon vericiliğini yüzde 50'sini bu bölge sağlıyor. Ama bu bölgede oturan insanların sağlığı çok önemli değil galiba. Nuran Birinci: İnsan sağlığı bu kadar ucuz olmamalı. Burası dağ başı değil. Karakolumuz hastanemiz hemen yanı başımızda. Buralardaki insanların sağlığı ile kimsenin oynamaya hakkı yok. Orhan S. : Huzur Evi'nin arkasındaki arsayı da ele geçirdiler. Çünkü sahibi öldü. Şimdi Huzur Evi yetkileri kullanıyor. Öznur Sakalıbüyük: Bu ülkede, neden çocuğuna gencine saygı gösterilmediği gibi yaşlısına da gösterilmez. Huzur evinde kalan insanlar bizim babamız ve annemiz. Nerede kaldı “Büyüklere saygı, küçüklere sevgi” biz bu değiliz. Yadigar Ö. : Burası özel huzur evi. İnsanlar yüksek bedellerle burada kalıyor. Neden daha para kazanmak için başka şeylere başvuruyorlar. Kimler bu insanlara izin veriyor. Dağ başımı kardeşim burası?. Yetkili yok mu bu ilçede?.. Reha Koç: Bu huzur evine servetler yağıyor, insanlar yardım ediyor, günlük okudukları gazeteleri bile biriktirip buraya getiriyor burada paraya çeviriyorlar. Bu huzur evinin paraya ihtiyacı yok. Neden bu baz istasyonlarını parasına tenezzül edip, insan sağlığı ile oynarlar, anlamak mümkün değil. Hüseyin Yılmaz: Her şeyimiz para olmuş, buranın idarecilerin mal varlıklarını incelesinler, bakalım ortaya ne çıkacak. Ümit Erenler: Bu baz istasyonlarından mahalle olarak şikayetçiyiz. Huzur Evi'nde kalanlarda olayın farkında. Ama hepsi maaşlı insanlar. Ne yapsınlar, yapacakları bir şey yok.
Böylesini hiç duymadınız
Huzur Evi'nde baz istasyonu huzursuzluğu İstanbul Huzur Evi'ndeki olayı görenler, önce şaşırıyor, sonra tepkisini dile getiriyor. Mahalle halkı ve bölge esnafının şikâyeti üzerine, olay yerine gittiğimizde “bu kadarına da pes” diyeceğimi
02 Eylül 2009 - 16:49