İşten eve, evden işe giderken, metro ve metrobüsler başta olmak üzere tüm toplu taşıma araçlarında, üst geçitlerde ve trafik ışıklarında karşımıza çıkan çocuk dilencilerin sayısı giderek artıyor. Çoğunluğunu Suriyeli mültecilerin oluşturduğu bu çocuk dilenciler, insanları rahatsız etmesi bir kenara dursun, eğitimsiz bir topluluğun yetişmesi noktasında büyük sorun teşkil ediyor.
İşte bu soruna dikkat çekmek isteyen Cumhuriyet Halk Partili belediye meclis üyeleri de konuyu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi’ne taşıdı. Yetkilere tepki gösteren CHP’li İBB meclis üyeleri; Mehmet Berke Merter, Hasan Tapan, Seyit Ali Aydoğmuş, Yunus Can, Önder Polatoğlu, Ulaş Kaya, Musa Keleş ve Şenol Yolbir ortak imzayla verdikleri önergeyle yetkililere 6 soru yönelttiler.
ÇOCUKLAR DÜNYANIN GELECEĞİNİ OLUŞTURUR
Okul çağındaki çocukların dilendirildiğinin ve bu konuda acil önlem alınması gerektiğinin vurgulandığı önergede; “Kimimiz hor görüp, sert bir bakışla yanımızdan uzaklaştırırken, kimimiz haline acıyıp eline bozuk paraları tutuşturup yanımızdan uzaklaşmasını istiyoruz. Çocuklar sadece bu ülkenin değil dünyanın geleceğini oluşturuyor. Yaşanılası bir dünya için bugünden çocuklarımızı ona göre yetiştirmeliyiz. Gerek kendi vatandaşımız olan çocuklara olsun, gerekse ülkemizde geçici süreli barınan çocuklar olsun onlara hak ettiği yaşamı sunmamız bizim yükümlülüğümüzdedir. Bunun için elverdiğince her türlü imkânımızı seferber etmemiz gerekir. Sorun yerelde yaşanıyor ve göz önündedir, Büyükşehir Belediyemizin işbirliği ve önerileri çerçevesinde başta Valilik olmak üzere diğer devlet kurumları tarafından sorunun çözülmesi veya aza indirgemesi ve işbirliği yapması elzemdir, kaçınılmaz olmuştur” ifadeleri yer aldı. >365/Haber Merkezi
CHP’li İBB meclis üyelerinin verdiği önergenin tamamı şöyle:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkanlığı’na;
Konusu: Metrobüslerde dilenen, mendil satan çocuklar ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğu
Metrobüslere binen her kişinin dikkatini şüphesiz celbetmiştir, dilenen ya da mendil satan küçük çocuklar. Artık sayıları o kadar çok ki her durakta, her metrobüsün içinde en az bir ikisine rastlamanız çok olağan bir hal aldı. Bunların içinde Türk vatandaşı çocuklar olsa da çoğunlukla Suriye’den gelip ülkemize sığınan mülteci çocuklardır. Okula gitmesi gerekirken, yaşıtları gibi parklarda oynaması gerekirken, elinde bir mendille avuç açıyor büyüklerine. Kimimiz hor görüp, sert bir bakışla yanımızdan uzaklaştırırken, kimimiz haline acıyıp eline bozuk paraları tutuşturup yanımızdan uzaklaşmasını istiyoruz.
Çocuklar sadece bu ülkenin değil Dünyanın geleceğini oluşturuyor. Yaşanılası bir dünya için bugünden çocuklarımızı ona göre yetiştirmeliyiz. Gerek kendi vatandaşımız olan çocuklara olsun, gerekse ülkemizde geçici süreli barınan çocuklar olsun onlara hak ettiği yaşamı sunmamız bizim yükümlülüğümüzdedir. Bunun için elverdiğince her türlü imkânımızı seferber etmemiz gerekir.Sorun yerelde yaşanıyor ve göz önündedir, Büyükşehir Belediyemizin işbirliği ve önerileri çerçevesinde başta Valilik olmak üzere diğer devlet kurumları tarafından sorunun çözülmesi veya aza indirgemesi ve işbirliği yapması elzemdir, kaçınılmaz olmuştur.
Geçtiğimiz günlerde ana haber bültenlerinde bu çocuklarımızı konu alan haberlerde; çocukları dilendiren çetenin çökertildiğini ve ardından Büyükşehir Belediyesi Zabıtalarınca çocukların toplatıldığını seyrettik Televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında. Ama ne toplanma!! Zabıta ekiplerinin suçlulara baskın yapar gibi çocukların üzerine koşması sonucu bir çocuk metrobüsün altında kalmaktan son anda kurtuldu, şükür ki kötü bir şey olmadı ama olabilirdi de, bu ayıbımızı nasıl açıklayacaktık!
Çözüm bu şekilde olmamalı. Uzman pedagoglar eşliliğinde bu çocuklara sıcak aile ortamları hazırlanarak, çocuklarımızı bu sokaklardan, bu çetelerin elinden bir an önce kurtarmamız gerekiyor, yoksa geleceğimiz tehdit altındadır. Bu şekilde hayatını yaşayan bir çocuktan büyüdüğünde ileride iyi bir psikolojiye sahip bir birey olmasını bekleyemezsiniz!
Bu olayın bir çok olumsuz etkileri de var. Her gün binlerce İstanbullunun yaşadığı bu üzücü görüntü çocukları olduğu kadar, onlar için bir şey yapamayan halkımızı da psikolojik olarak yıpratmaktadır. İstenilen para verilirse; çocuk o sokaklara hep mahkûm kalacak, verilmediğinde ise hiçbir şey yapmamanın vicdani rahatsızlığı oluşacak. Türk milleti olarak duygusal bir milletiz, bu psikolojiyi her gün yaşamak insanlarımızı da mutsuz etmektedir. Ayrıca sokaklarında bu kadar çok çocuğun dilendiği bir ülke imajı; son dönemde sayısı azalsa da ülkemize gelen yabancı turistlerin zihninde hiç iyi bir etki bırakmamaktadır.
Bu kapsamda sorularımız:
1. Büyükşehir Belediyemizin başta Valilik olmak üzere diğer devlet kurumları ile sorunun çözülmesi ve işbirliği yapılması konusu ne durumdadır, ne gibi çalışmalar içindedir ve ne tür çalışmalar yapmıştır, veya ne tür çalışmalar yapmayı düşünüyor?
2. Zorunlu eğitimin olduğu ülkemizde okula gitmeyen bu çocukların denetimi yeterince yapılıyor mu?
3. Bu çocuklara nasıl yaklaşılması gerektiği algısını, görüldüğünde onları kurtarmak için halkımıza gerekli yönlendirmeyi oluşturacak bir planınız, projeniz var mı?
4. Zabıta ekipleri tarafından toplanan bu çocukların akıbetleri ne oluyor? Tekrar sokaklara dönmemeleri için çözüm sağlanıyor mu?
5.Mülteci olarak ülkemizde barınan ve maddi durumu iyi olmayan ailelerin çocukları devlet koruması altına alınıyor mu?
6.Metrobüslerde özellikle bu çocuklar bulunuyor. Metrobüs duraklarında çalışan güvenlik görevlileri bu çocukların geçişlerine engel olabilecek yetkiye sahipler mi? Bu durumlar da Zabıta gücü hangi hallerde kullanılıyor?
Önergemizin Başkanlık makamına havalesini arz ederiz.
YORUMLAR