Gazetemizin yazarlarından Saara Yılmaz Özenç'in makalesini bir solukta okuyacaksınız… İnsan Hakları ve Özgürlükler Evrenseldir. Demokrasi her ulusun kendi tarihinden beslenir. Açılımlar ve demokratikleşme paketiyle, Türkiye değişim ve gelişim sürecine istişaresiz, hazırlıksız ve eksik girmiştir. Çözümsüzlüğünden beslenilen türban meselesi gündeme yerleşmiş, hala tartışma konusu yapılmaktadır. Atatürk ilke ve İnkılapları'na harfiyen uymanın anlam ve içeriği algılanamamıştır. Yine zorunlu din dersi meselemiz vardır. Bu mesele de böyle bir çırpıda çözülebilecek bir mesele değildir. Türkiye'nin etnik bir mozaik olduğu gibi yanlış bir kanı oluşturulmuş, Cumhurbaşkanı 55 dil konuşulduğunu dile getirerek bu kanıyı doğrulamaktadır. Milli iktisat çökertilerek bağımsızlığımıza gölge düşürülmüş, milli eğitim sistemimiz gelişim ve değişimlerin gerisinde sahipsiz bırakılmıştır. İktidar, yasaklarla, dayatmalarla kolaycılığa kaçmış, muhalefet hak ve özgürlükler konusunda aşırılığa kaçarak halkı yanlış yönlendirmiştir. Ya da iktidar cüretkar açılımlara yönelmiş, muhalefet rehabilite etmek yerine tamamını yok saymıştır. Tarihte çok fazla zulüm görmüş milletlerin demokrasi anlayışı ile demokrasi anlayışımızı mukayese etmek cahilliktir. Tarihin en utanç dolu sayfalarını yazan devletlerden demokrasi dersi almak niyetinde değiliz. Ulusun tarihinden beslenerek, Atatürk İlke ve İnkılapları çerçevesince, birlik ve bütünlüğümüzü bozmayacak şekilde hukukun üstünlüğünü esas alarak daha demokratik bir Türkiye hepimizin ortak düşü. Bu kaynaklar bizim, bu topraklar bizim, bu okullar bizim, bu çocuklar bizim, bu ülke bizim. Haklarımız ve özgürlüklerimiz için ülkemizi satmayız, maşa olmayız. Siyasiler ve onların çözümleri gelip geçici. Bizse sonsuza dek baki kalacak bir milletin evlatlarıyız. BAŞÖRTÜSÜ VE TÜRBAN KARIŞTIRILMAMALI Örtünmek amaç olmaktan çıkarılmış, çeşitli siyasi ve cemaat topluluklarının mensubu olma ayrıcalığı ile siyasi araç haline getirilmiştir. Başörtüsü ve türban karıştırılmamalıdır. Demokrasi yanlış algılanmış, bugüne dek hak ve özgürlükler, toplumun ortak çıkarları gözetilmeksizin, iktidarın ve muhalefetin paslaşmaları ile milletin temsil yetkisi kötüye kullanılmıştır. Halkın dilek ve istekleri birikmiş, oy kaygısı ile sözler verilmiş, ülke yapboz tahtasına dönmüştür. Atatürk Devrinin çoktan kapandığını fark eden dış devletler için Türkiye eskiden olduğu gibi iştah kabartan bir menü oluşturmuştur. DİN EĞİTİMİ, ÖĞRENCİYİ DONANIMLI YAPAR Din dersleri meselemize gelince; Toplum din, dil, gelenek göreneklerle örülü sosyal bir yapıdır. Birlik beraberlik duygularının gelişmesi açısından hiçbir din ve inanca yaklaşmadan, bir kanı oluşturmadan din ve ahlak eğitimi verilmelidir. Bugünkü dünya düzeninde, toplumlar arası iletişim için tüm toplumların dil din kültür birikimlerini tanımak, gereklidir. Okullarda verilen din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri ibadet etmek değildir, olmamalıdır da. Üzerinde durulması gereken şey içeriktir. Mesele Müslümanlık propagandası yapılarak Müslümanlığın yayılması mı, yoksa diğer din ve mezheplerin yayılma politikalarını sürdürememeleri mi? Din vicdani bir meseledir ve ibadet bireysel bir eylem olmalıdır. Ama ahlak toplumsal bir olgudur. Tüm dinler toplumları huzur sükun içinde bir arada tutabilmek için yaratanın bir lütfüdür. Din ve ahlak konusunda eğitim almak resim, müzik beden eğitimi alanlarında eğitim almak gibi öğrenciyi donanımlı yapar. KAYNAKLARIMIZ HİBE EDİLMİŞTİR Milli iktisadi kaynaklarımız, ekonomiyi düzeltme bahanesiyle işgalci devletlere bir bir değil toptan hibe edilmiştir. Limanlar satılmış, sözde ekonomi düzelmiş, kişi başına düşen milli gelir artmıştır. Petkim, Tüpraş, Tekel, Telsim, Araç Muayene, Başak Sigorta, Ada bank, Türkiye Finans, Tekel'in rakı bölümü, Finans bank, Oyak bank, Dış bank, Deniz bank, Şeker bank'ın yarısı, Türkcell'in yarısı, Enerjisa'nın yarısı, son olarak da Araplara Türk Telekom hibe edilmiştir. Tekstil bitirilmiştir. TÜRKİYE ETNİK BİR MOZAİK DEĞİLDİR Türkiye'nin Etnik Mozaik olduğu yanlış bir kabuldür. Avusturya'ya gönderilen bir belgede 47 etnik grubun hepsinin haklarını istemesinden zarar göreceğimiz anlatılmıştır. 6.2 milyon Kürt'e karşı, yetkililerimiz 15 -16 milyon Kürt nüfusumuzla pazarlık masasına oturtulmaktadır. Annesi babası Kürt olanların yarısı kendini Türk sayarken, Zazaların Kürt olmadığı bilinmektedir. Ülkemizdeki etnik gruplar akrabadır. Bir insan anası babası, dili ne olursa olsun kimliğini başka tanımlayabilir. Etnik mozaik olmak için, genel oranın % 35'ini bulan gruplar bulunmalıdır. PKK Kürt değil, terör örgütüdür. Atatürk; “Tarih yazmak tarih yapmak kadar ehemmiyetlidir.” Demiştir. Yanlış bilgilendirmelerle beşeriyetin yolunu değiştirmeye çalışıyorlar. Dünyada etnik guruplar aidiyet duyguları yara aldığı için, etnik köklerinin ve dini seçimlerinin nüfus cüzdanlarında belirtilmesinden rahatsızken, ülkemizde yaşanan ayrışma hareketleri siyasilerin basiretsiz, bilgisiz, ikna yeteneği olmayan liderlik vasıflarından yoksun kişiler olduklarını gösterir. Halka her istediğini vermek mi, halkı için iyi ve doğru olanı seçebilme yetisi midir? Bu ülkede para babalarıyla, aşiret ağalarıyla, azınlıklarla, etnik guruplarla oy pazarlığı yapıldıkça; popülaritenin ağlarında aydın, çağdaş bilim ve ilim adamlarının eli kolu bağlandıkça, halk yeni ekonomik ve sosyal düzene boyun eğmeye devam ettikçe sülükler hastalıklarımızı tedavi etme adına bizi kansız bırakacaklar. Siyasiler böl, parçala, yönetin uygulayıcıları olarak liderlik vasıflarından feragat ederek maşa olarak seçilecekler. Ne acıdır ki; kimi seçersek seçelim rotamız değişmedikçe tablo pek değişmeyecek. MİLLİ EĞİTİM, SAHİPSİZ BIRAKILMIŞTIR Milli Eğitim toplumsal gelişim ve değişimin gereklerine uydurulamamış, toplumun gerisinde bırakılmıştır. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında toplumun gelişmesinde milli eğitimin üstlendiği rol düşünülürse eşit eğitim öğretim fırsatı sunulan bir milletin birlik ve beraberlik duygularını geliştirmek amacıyla toplum bir bütün olarak ele alınmıştır. Günümüzde parasız eğitim hakkı da elimizden alınmak üzeredir. Parasız eğitimi, parasız sağlığı, kamuyu desteklemeyen bir değişim anlayışına evet diyenler, kaba tabiriyle hadi bakalım pamuk eller cebe. Okullarda tek bir kuruş para toplamayacaksınız diyorsunuz bu söyleminizle öğretmeninizi, idarecilerinizi öğrencilerinizi mağdur ediyorsunuz. Bağış alan idarecinizi, istemezseniz rüşvetçi, isterseniz başarılı idareci ilan ediyorsunuz. Malum ödenekler yetersiz. Siz kimi kandırıyorsunuz?
Demokrasi her ulusun kendi tarihinden beslenir.
Gazetemizin yazarlarından Saara Yılmaz Özenç'in makalesini bir solukta okuyacaksınız… İnsan Hakları ve Özgürlükler Evrenseldir. Demokrasi her ulusun kendi tarihinden beslenir. Açılımlar ve demokratikleşme paketiyle, Türkiye değişim ve geliş

12 Kasım 2010 - 13:53