Kristal-İş Sendikası’nın Şişecam iş yerlerinde çıkmak üzere olduğu grev Bakanlar Kurulu’nca "milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü" gerekçesiyle 60 gün süreyle ertelendi. Bunun üzerine Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)’ten de yazılı açıklama geldi.
Yapılan açıklamada; “İşçi sınıfının haklarına göz koyanlara, grev yasakçılarına hayır diyen DİSK, cam işçisinin yanında olduğunu ve Kristal-İş Sendikası ile tam bir dayanışma içinde bulunduğunu kamuoyuna ilan eder” ifadelerine yer verildi. >365/Haber Merkezi
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)’ten yapılan açıklamanın tamamı şöyle:
Kristal-İş Sendikası’nın Şişecam iş yerlerinde çıkmak üzere olduğu grev Bakanlar Kurulunca "milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü" gerekçesiyle 60 gün süreyle ertelendi.
"Milli güvenliği bozma” gerekçesiyle "erteleme” adı altında zaten sınırlı olan grev hakkının gasp edilmesi hükümet tarafından gelenek haline getirilmiştir.
2003 ve 2004'te Lastik-İş'in lastik ve Kristal-İş'in cam, 2005'te T. Maden-İş'in maden, 2014'te Kristal-İş'in cam ve T. Maden-İş'in maden işkollarında; Birleşik Metal-İş'in 2015 ve 2017'de metal işkolunda, sonrasında Banksis'in banka ve şimdi de bir kez daha Kristal-İş'in cam işkolundaki grevlerini engellemeye yönelik kararlara imza atan AKP iktidarı, işçi sınıfının grev hakkını tamamen ilga etmektedir.
12 Eylül 1980 askeri cuntasından beri sadece toplu sözleşme görüşmelerinde uyuşmazlık olması halinde tanınan grev hakkı, bugün darbecilerin verdiği yetkilerle toplu sözleşme uyuşmazlıklarında dahi kullanılamamaktadır. Hak grevi, dayanışma grevi, genel grev gibi diğer grev türleri ise zaten neredeyse unutturulmuştur. Şimdi ise mevcut Anayasanın 54. maddesinde yer alan ve Türkiye işçi sınıfının 1961'den beri anayasal güvence altına alınmış olan grev hakkı fiilen tümüyle ortadan kaldırılmış durumdadır.
"Milli güvenlik” her yasak için kullanılan keyfi ve soyut bir bahanedir. İşverenlerin sınırsız kar hırsı "milli” bir mesele değildir. Türkiye'de çalışma yaşamındaki "güvenlik” sorunu, işçilerin Anayasal haklarını kullanmalarıyla değil kitlesel işçi ölümleriyle açığa çıkmaktadır. Geçtiğimiz yıl 1970 işçi çalışırken yaşamını yitirmiştir.
İşçinin evine götüreceği ekmeği, işverenin ve Yüksek Hakem Kurulu'nun insafına bırakmak için uydurulan "milli güvenlik” bahanesinin hiçbir inandırıcılığı yoktur.
İşçi sınıfına kiralık işçiliği ve taşeron köleliği dayatanların, kıdem tazminatına göz dikenlerin, grev haklarını gasp edenlerin, patronların cebini ise teşviklerle, kamu kaynaklarıyla dolduranların kimin güvenliğini sağladığı, kime hizmet ettiği açıktır.
İşçi sınıfının haklarına göz koyanlara, grev yasakçılarına hayır diyen DİSK, cam işçisinin yanında olduğunu ve Kristal-İş Sendikası ile tam bir dayanışma içinde bulunduğunu kamuoyuna ilan eder.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu
YORUMLAR