Evdeki hesap, çarşıya uymadı

Gazete365'in yazarlarından İnşaat Mühendisi, yılların tecrübesi Reşat Akçay, kentsel dönüşüm ile ilgili önemli bilgiler verdi.

Evdeki hesap, çarşıya uymadı

Gazete365'in yazarlarından İnşaat Mühendisi, yılların tecrübesi Reşat Akçay, kentsel dönüşüm ile ilgili önemli bilgiler verdi.

Evdeki hesap, çarşıya uymadı
20 Eylül 2012 - 14:35
Reklam

Evdeki hesap, çarşıya uymadı

Ülkemizde irili ufaklı depremlerden dolayı 2005 yılında 5393 sayılı belediye kanununun 79. maddesiyle başlatılan kentsel dönüşüm hareketi, sayın başbakanın “iktidarıma mal olsa dahi deprem riski altındaki binaların yıkılması için gereğini yapacağım”, ifadesiyle Çevre ve Şehircilik Bakanı sayın Erdoğan Bayraktar’ın yeni bir kanun tasarısını meclise taşıması sonucu Mayıs 2012’de Kentsel Dönüşüm Yasası yeni bir boyut kazanmıştır. Temmuz 2012’de de yönetmeliği yürürlüğe girmiştir.

Ülkemizdeki mevcut yapı stokunun yüzde 70’e varan bölümü, olası bir depremde yıkılacağı uzmanlar tarafından sürekli dile getirilmektedir. Dolayısıyla, can ve mal kaybı konusunda çeşitli senaryolar üretilmektedir. Yine, ülkemizin yaklaşık yüzde 70’i deprem riski altındadır. Bunun yanında özellikle Karadeniz bölgesinde sel ve heyelanlar ve ülkemizin bir çok yerinde de aynı afetlerle karşı karşıya olduğumuz bir gerçektir.

Yasal düzenlemenin yapılmasıyla bu işin ilk adımı yapılmıştır. Ancak, uygulamadaki finansal sorunlar, alınması gereken bir dizi kararlar, bu konuda kamuoyu oluşturulması aşamasında artan terör olayları, Suriye meselesi ve yerel seçimlerin öne alınması nedeniyle galiba 2013 sonuna kadar bir faaliyet olmayacak gibi…

Konu iki başlıkta ele alınırsa;

1. Depremsel ve heyelan açısından risk taşıyan yerleşim alanlarının yanında riskli alanlarda veya az riskli alanlardaki yapı imalat yetersizlikleri nedeniyle yıkılmaya maruz yapılar vardır. Bu yasa çıkarılırken, mevcut yapı stokunun doğal afetlere maruz kalacak tüm yapıları kapsamaktadır. Riskli alanlardaki yapıların, riskli olmayan alanlara taşınması veya ileri teknolojik önlemler alınarak, muhafazası, iyi bir planlama çalışmasının yanında yüksek düzeyde teknolojik ve büyük çapta harcama gerekmektedir.

2. Riskli olmayan yerleşim alanlarındaki yapıların yapım tekniği, yapının yaşı nedeniyle olası bir depreme dayanıklı olmayacağından da yıkılarak, yenilenmesi gerekir. Bunun için de yoğun bir masraf gerekmektedir.

Bütün bu sayılan sorunların çözümü, hızlı bir planlama süreci ve daha bir çok sorunun çözülmesi için yoğun bir çalışma, zaman kaybına tahammülü olmayan yoğun bir çalışmasının başlatılması gerekirken, ülkemizin siyasal, sosyal, eğitimsel ve özellikle terörle mücadelede büyük zaman kayıplarına sebebiyet verdiği bir gerçektir.

Merkezi yönetim veya yerel yönetimler uyum içinde çalışırsa, ekonomik ve sosyal planlamanın ne şekilde yapılacağı hızlı bir şekilde belirtilirse riskli alanlardaki yapıların yenilenmesi sağlanabilir. Ancak, riskli yapıların yıkılması zorunlu tutulup da açıkta kalan insanların daha uygun alanlara veya yapılara yerleştirilmesi sağlanamadığı taktirde hiçbir belediye yönetimi oy kaybedeceği düşüncesiyle bu riskin altına girmez. Bilinen bir gerçek ki, bir senede yıkılan yapıların yenilerinin güvenli alanlara yapılamayacağına göre, seçimi beklemekten başka çareleri yoktur.

Kısaca, seçim takvimini bir sene gibi kısa bir zamana sıkıştırıp, hem de “bu yapıları yıkın” derseniz, belediyeler bu riskin altına girmeyeceği için, seçimlerden sonraya kalır. Merkezi hükümette ise başbakanın “iktidarıma mal olsa bile bu yapıları yıkacağım”, demesine rağmen onun da bu işin altına gireceğini düşünmüyorum. Bana göre kentsel dönüşümün gerçekleşmesi, başka baharlara kalacak.

Kentsel dönüşümün finansı nasıl sağlanacağını irdelersek, hemiz biliyoruz ki, ülkemizde anarşiye harcanan para, anarşi durmadığı sürece artacaktır. Anarşinin durması halinde bu para kentsel dönüşüme kullanılabilir. Şu aşamada böyle bir ortam görülmüyor.

Doğal afetlerde kaybettiğimiz vatandaş sayısı ile anarşide kaybettiğimiz vatandaş sayısı neredeyse baş başa gelmiştir.

Hükümetin başlattığı ‘eğitim reformu’ adı altındaki çalışma, öğretmen ihtiyacı, okul ve dersliklerin yeniden düzenlenmesi ve daha birçok ihtiyaçlar için harcamaların artacağı da bir gerçektir.

Yerel yönetimlerin yetmeyen kaynaklarına kentsel dönüşümden dolayı yeni harcamalar ve bu harcamaların vatandaşa getireceği yeni vergi yükleri hesaplandığında yasanın uygulamasını geciktiren sebepler olarak sıralamak mümkündür.

Ülkemizin hayati meselesi olan afetle mücadelesi, anarşi ile mücadeleye veya siyasi mücadeleye kurban gittiğini görmekteyiz. Kısacası evdeki hesap, çarşıya uymadı.