Gazeteci-Yazar Nazan Öçalır MHP’den aday…

MHP İstanbul 3.Bölge Milletvekili Aday Adayı Gazeteci-Yazar Nazan Öçalır, “Mevcut iktidar bizim rengimizi öğrenmek istedi. ‘Ya taraf ya da bertaraf olacaksınız’ dedi. "Ben de ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ diyerek kendimi Ankara'da buldum" dedi.

Gazeteci-Yazar Nazan Öçalır MHP’den aday…

MHP İstanbul 3.Bölge Milletvekili Aday Adayı Gazeteci-Yazar Nazan Öçalır, “Mevcut iktidar bizim rengimizi öğrenmek istedi. ‘Ya taraf ya da bertaraf olacaksınız’ dedi. "Ben de ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ diyerek kendimi Ankara'da buldum" dedi.

Gazeteci-Yazar Nazan Öçalır MHP’den aday…
04 Nisan 2015 - 17:18
Reklam

“Kadınlar geleceğimizi yeniden imar edecekler" sloganıyla yola çıkan MHP İstanbul 3.Bölge Milletvekili Aday Adayı Gazeteci-Yazar Nazan Öçalır, Gazete365’i ziyaret etti. Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Bayram Kırtaş ve Genel Yayın Yönetmeni Melek Bayhan ile sohbet eden ve sorularımızı yanıtlayan Nazan Öçalır, meslek hayatından siyasete girişine, neden aday adayı olduğundan seçim sureci ve kadınların siyasetteki rolune kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu.

Gazeteciliğe1984 yılında henuz universite öğrencisiyken başlayan ve birçok televizyon kanalında program yapımcılığı yapan Nazan Öçalır, aday adaylığı kararını, “Geleneklerine bağlı bir ailenin çocuğuyum. Dedem; Kurtuluş Savaşı'nda gazi olmuş, sonrasında Adana'nın ilk sanayicilerinden. Turk ordusunun ununu ve yağını uretmişler yıllarca. Anneannem; savaş yıllarında askerlerin yırtılmış çoraplarını yamamış aydın bir Turk kadını. Babam; Turkiye Cumhuriyeti'ne 6 yıl askerlik yapmış bir vatansever. Hepsi de Turkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Ataturk'u yakından görmuş insanlar. Bu aşk ve sevgiyle buyudum, vatan için canını vermeye hazır insanların evladı olarak. Bayrağımızı halen de öper katlar öyle kaldırırız. Ve mevcut iktidar da bizim rengimizi öğrenmek istedi. 'Ya taraf ya da bertaraf olacaksınız’ dedi. "Ben de 'Ne mutlu Turk’um diyene’ diyerek kendimi Ankara'da buldum " sözleriyle açıkladı.

Mesleğin en zorlu yollarından yetişerek gazeteci olan Nazan Öçalır ile siyasete olan ilgisi ve Milliyetçi Hareket’e olan aşkını konuştuk;

- Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Ankara Üniversitesi İletişim Fakultesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölumu'nden 1987 yılında mezun oldum. İstanbul Guneş ve Gunaydın gazetelerinde Kultur Sanat, İstihbarat, Ekonomi ve Haber Merkezlerinde muhabirlik, TRT, TGRT, Kanal D, Kanal 34, Kanal T televizyonlarında program yapımcılığı görevlerinde bulundum. Gazetecilik ve TV programcılığının yanı sıra kendi kurduğum şirket ile Halkla İlişkiler sektöruyle de yakından ilgilendim. Bir dönem basın danışmanlığı yaptım, sosyal sorumluluk projeleri urettim ve bu projelerin uygulamasında görev aldım.

2010 Avrupa Kultur Başkenti Ajansı adına hazırladığım " Gezgin Taşlar, İstanbul Arkeoloji Muzesindeki İASOS Mermerleri " adlı bilimsel araştırma kitabı çalışmamın yanı sıra anı- öyku tarzında yayına hazırladığım kitabım " Bir Başka Kırmızı" raflarda yerini almak için gun sayıyor. Ayrıca "Ekonominin Kaptanları" son yıllarda çeşitli televizyon kanallarında hazırlayıp sunduğum ekonomi programıdır.

- Siyasete olan ilginiz ne zaman başladı?
Ben her şeyden önce bir gazeteciyim. Ve gazeteciliğin en zorlu işi olan muhabirlikten yetiştim. Halkın sorunlarını yöneticilere, yöneticilerin tavrını da halka iletirken elbette siyaset yapmam etik olamazdı. Bizim muhabirlik yaptığımız yıllarda buna pek de izin verilmiyordu zaten. Köşe yazarları dışında haberlere yorum katılmazdı.

Yıllarca Cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar, yabancı devlet konuklarını İstanbul'u ziyaretleri sıranda muhabir olarak takip ettim. Kenan Evren, Turgut Özal, Suleyman Demirel, Mesut Yılmaz, Bulent Ecevit, Necmettin Erbakan, Erdal İnönu, Muhsin Yazıcıoğlu bunlardan bazılarıdır. Siyasi liderleri takip etmek insanda ister istemez protokol kurallarını bilmeyi ve siyasi söylemleri dikkatlice dinleyip aktarmayı gerektiriyor. Siyaseti yapanları izlemek ilk yaklaşımımdı diyebilirim. Hiçbir siyasi hareketin içinde bulunmadım. Bizim dönemlerimiz biraz da 12 Eylul öncesi ve sonrasını kapsıyordu. Genç yaşlarımda iyi bir gözlemci olarak olan biteni anlamaya çalışıyordum sadece.

-Neden Milliyetçi Hareketi seçtiniz?
Ben geleneklerine bağlı bir ailenin çocuğuyum. Dedem Kurtuluş Savaşı'nda gazi olmuş, sonrasında Adana'nın ilk sanayicilerinden. Turk ordusunun ununu ve yağını uretmişler yıllarca. Anneannem savaş yıllarında askerlerin yırtılmış çoraplarını yamamış aydın bir Turk kadını. Babam Turkiye Cumhuriyeti'ne altı yıl askerlik yapmış bir vatansever.

Hepsi de Turkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Ataturk'u yakından görmuş insanlar. Bu aşk ve sevgiyle buyudum. Bu vatan için canını vermeye her an hazır insanların evladı olarak. Bayrağımızı halen de öper katlar öyle kaldırırız. Ataturk ilke ve inkılâplarıyla buyudum. Milli ve manevi değerlerimizi her şeyin uzerinde tutarım. Şu gun yaşadığımız olaylar, sanki tum bu olanları yok sayarcasına yaklaşımlar benim gazetecilik mesleğimi de layıkıyla yapmama da izin vermiyor. Mevcut iktidar bizim rengimizi öğrenmek istedi. "Ya taraf ya da bertaraf olacaksınız" dedi. Bu söz çok ağırıma gitti. Bunca yıl olması gereken gazeteciliği yapmak için kelle koltukta canını dişine takarak, dişinle tırnağınla bir yerlere gelmeye çalış ve bir gun böyle bir sözle karşılaş.

Bizler gazetecilik mesleğini para için yapmadık. Bu bir aşk, bu bir fedakârlıktı. İnsan sevgisi olmayan kişi zaten bu işi yapamaz. Rengimizi öğrenmek isteyenlere eğer rengimi bildirmek zamanı geldiyse " Benim rengim bayrağımın rengi kırmızı beyaz. En Buyuk Turkiye. Ne mutlu Turk’um diyene" diyerek kendimi Ankara'da buldum. Ve Milliyetçi Hareket her dönemde tum değerlerimle içinde çalışmaktan onur duyacağım bir partidir.

- MHP Lideri Devlet Bahçeli'yi gazeteci olarak takip ettiniz mi?
Ne ilginçtir ki Devlet Bahçeli'yi İstanbul ziyaretlerinde takip etmek bana kısmet olmadı. Ancak gazeteci olarak söylemlerini basından izledim.
Ancak şunu samimiyetle söylemeliyim ki Turkiye Buyuk Millet Meclisi'nin kargaşalı durumunda surekli kaybolan itibarını tek başına dimdik ayakta tutan Devlet Bahçeli'dir. Onun duruşu ve siyasi ahlakı bana göre gelecek nesillere rol model olmalıdır. Ben kendisini örnek aldım.

- Milletvekili olmaya nasıl karar verdiniz?
Bir gazeteci için siyasi göruşunu açıklamak ve bir siyasi partide görev almayı istemek gerçekten hayatın bir dönum noktasıdır. Bu kararı alırken elbette mesleğimin bu dönemde hakkıyla yapılamayacağına inandım. Basının; Yasama, Yurutme ve Yargıdan sonra Demokrasinin vazgeçilmez dörduncu kuvveti olduğuna inanarak yetiştirilmiş bir insanım. Sanki bir sandalyenin dört ayağından biri gibi. Ayaklardan birini yok sayarsanız denge bozulur. Bugun Turkiye'de dörduncu kuvvetin yok olduğunu uzulerek göruyorum.

Olaylara mumkun olduğunca kuşbakışı ve objektif olarak yaklaşması gereken basının tek bir tarafın yanında onun bir neferi gibi çalışması benim gibi yetişmiş insanların duşuncelerine aykırı bir durumdur. Aynı zamanda dunya normlarına da aykırıdır. Bugun benim gibi duşunen birçok arkadaşım basından elini ayağını çekmiş hayatlarını başka iş kollarında surdurmeye çalışmaktadırlar. Bu kadar yetişmiş elemanın bir sektörde işsiz kalması ve basının hızla donanımsız elemanların eline geçmesi son derece uzuntu vericidir. Sorgulayan, araştıran bakış açım elbette değişmez ancak artık siyasetin içinde öncelikle mesleğimin sorunlarının çözumu konusunda etkin bir görevde yer almayı duşundum. Bu nedenle milletvekilliği başvurusunda bulundum.

- Gazeteci arkadaşlarınız bu kararınızı nasıl karşıladı?
Benim siyasi fikirleri birbirinden çok farklı geniş bir arkadaş dost çevrem var. Hiçbir zaman dostlarım arasında siyaset yapmadım. İnsanları insan olarak sevdim ve insani ortak değerleri tum değerlerimin uzerinde tuttum. Meslektaşlarımın hemen hemen tamamı beni bu kararımdan ve cesaretimden dolayı kutladı. Birçoğu da "Senin Milliyetçi Harekete gönul verdiğini bilmiyorduk" dediler. Bu vesile ile öğrendiler. Her kesimden dostum arkadaşım meslektaşım "sana nasıl yardımcı olabiliriz" diye sordular. Sağ olsunlar. Hepsi ile bir zamanlar bir yerlerde yollarımız birleşti ve ulkemiz için vatandaşlarımız için hizmet verdik. Bizi ancak biz anlar ve biliriz. O nedenle burada hepsine bir kez daha desteklerinden dolayı teşekkur ederim.

- İstanbul 3. Bölgede çok kuvvetli aday adayları var. Siz bu adaylar arasında kendinizi şanslı göruyor musunuz?
Evet, gerçekten de Milliyetçi Harekete olan ilgi ve sevginin bu dönemde hızla yukselen bir ivme ile arttığını görmekten buyuk bir mutluluk duyuyorum. Milliyetçi Hareket bir ilke partisidir. Ülkusu vardır. Onu sevip bağlanan bir daha da kolay kolay kopamaz.
Tabii ki tabandan siyaset yapan bir kişi olmadığım için beni tabanda tanımıyor olabilirler. Ancak zamanla tanıyıp seveceklerine inanıyorum. Çunku aynı ortak değerlere inanıyoruz. Kim kazanırsa kazansın diğerleri onun yanında destekçisi olacaktır. Biz bu inançla el ele verdik. Herkes kadar benim de şansım var diyorum.

- Partiye kadınların ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kadınlar her alanda organizasyon becerisine sahiptirler. Erkek egemen topluluklarda kadın ortamın sertliğini yumuşatır ve bulunduğu yere guzellik katar. Kadının siyasette yerini alması bence Turkiye Buyuk Millet Meclisi'ndeki kavgalı dövuşlu ortama çeki duzen verecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi’ne İstanbul’da 300’un uzerinde başvuru vardır ve bunun 60'ı kadın aday adayıdır. Bu yeterli olmasa da çok sevindirici bir durumdur. İnşallah sıralamada da hak ettikleri yerlerde olacaklardır. Ben burada tabii ki kadın olmam itibarıyla pozitif ayrımcılık yaparak "Kadınlar geleceğimizi yeniden imar edecekler" diyorum.