Milletvekili adayı olamayan Hüseyin Özkahraman'dan önemli açıklamalar…

Cumhuriyet Halk Partisi Bahçelievler İlçe Başkanlığı'ndan istifa ederek, İstanbul 3. Bölge Milletvekili Aday Adayı olan, bölgedeki çalışmalarıyla adından sıkça söz ettiren, ancak listede yer alamayan Hüseyin Özkahraman, Gazete365'e önemli açıklamalarda

Milletvekili adayı olamayan Hüseyin Özkahraman'dan önemli açıklamalar…

Cumhuriyet Halk Partisi Bahçelievler İlçe Başkanlığı'ndan istifa ederek, İstanbul 3. Bölge Milletvekili Aday Adayı olan, bölgedeki çalışmalarıyla adından sıkça söz ettiren, ancak listede yer alamayan Hüseyin Özkahraman, Gazete365'e önemli açıklamalarda

Milletvekili adayı olamayan Hüseyin Özkahraman'dan önemli açıklamalar…
12 Mayıs 2011 - 18:55
Reklam

Cumhuriyet Halk Partisi Bahçelievler İlçe Başkanlığı'ndan istifa ederek, İstanbul 3. Bölge Milletvekili Aday Adayı olan, bölgedeki çalışmalarıyla adından sıkça söz ettiren, ancak listede yer alamayan Hüseyin Özkahraman, Gazete365'e önemli açıklamalarda bulundu. Milletvekili aday adaylığı sürecinde genel merkezden gelen genelge üzerine ilk defa aday adaylığını açıklayan ilçe başkanları oldu. Milletvekili aday adayı olmadan önce örgütüme, yönetici arkadaşlarıma, belediye ve il genel meclis üyelerime, beni ilçe başkanı yapan idareye danıştım, onların iznini aldım. Ve aday adayı oldum. Her ilçede çalışma yaptık. Yine aday adaylığım sürecinde bölgede ciddi bir hareketlilik başladı. Bölgedeki herkes gibi bende hazırlığımı ön seçim olacakmış gibi yaptım. LİSTEYE GİRECEĞİME İNANMIŞTIM Aslında listeye gireceğimi bekliyordum. Sadece ben değil, ilçe örgütümde, çevremdeki insanlarda da böyle bir beklenti vardı. Bahçelievler'de örgüt de sokaktaki vatandaş da listede, hatta çok iyi yerlerde olacağıma inanmıştı. Herkes de bunu ifade edip, söylüyordu. Ama olmadı, kısmet değilmiş. Tabi üyelerimiz olsun, delegelerimiz olsun, aile çevrem olsun, arkadaş çevrem olsun üzüldüler. Telefonda günlerce neden olmadı, niçin olmadı sorularıyla karşı karşıya kaldım. Herkese şunu diyorum; siyaset bu, kısmet olmadı. Gerçektende bu dönem için kısmet olmadı. Ne yapalım bir gün bize de kısmet olur veya hiç olmaz. Önemli olan sağlıklı, huzurlu ve mutlu yaşamak. Ama insan bazen böyle sürprizlerle karşılaşabiliyor. Bir şeyi çok istersin olmaz, az istersin olur. Biraz şanssızlık mı diyelim, ne diyelim onu bilemiyorum. PARTİ İÇİ DEMOKRASİ İÇİN ÖN SEÇİM ŞART Gördüğüm kadarıyla İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de de örgütten çok fazla insan listelere yazılmadı. Benzer olaylar her zaman için yaşanır. Bunların yaşanmaması için, partici demokrasi için kesinlikle ön seçim olması gerekir. Kısmi yerlerde ön seçim yapıldı, ama üç büyük kente ön seçim yapılmadı. Zaten üç büyük kentte ön seçim yapmıyorsanız Türkiye'de ön seçim yapmıyorsunuz demektir. 1. ve 2. Kurultayda genel başkan ön seçimden, hak ve hukuktan, parti içinde demokrasiden çok söz etti. Biz de gerçekten de bir ön seçim yapılacağını tahmin ediyorduk. Ama ön seçim olmadı. Ön seçim olsaydı örgüt ağırlıklı bir liste olurdu. Ön seçim olmadığı için örgüt ağırlıklı bir liste olmadı. Merkezi atamalar genellikle böyle sonuçları doğurur, biz de bu sonuçlardan nasibimizi aldık. Ama Cumhuriyet Halk Partisi açısından bu bir süreç. Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte parti içi demokrasisinin çok daha yaygın bir şekilde uygulanacağını düşünüyorum. ÇALIŞMALARIM DEVAM EDECEK Yaklaşık 8 yıldır aktif siyasetin içindeyim; Koştum, koşuşturdum, organize ettim çalıştım. Derneklerde oldum, sokakta oldum, esnafla oldum. Hayatın her anında olmaya çalıştım. Hekimlilik yaşamımla, siyaseti beraber götürüyordum, ama ağırlıklı olarak siyasetin içindeydim. Bundan sonra da tabi ki arkadaşlarımla, ilçeme ve partime ne yapmam gerekiyorsa onları yapmaya çalışacağım. Diger taraftan da uzun yıllardan beri ircaa ettiğim hekimlik yönüm daha ön planda olacak. Mücadelemizden, çalışmalarımızdan, Cumhuriyet Halk Partisi kimliğimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Çalışmalarım devam edecek. Hayat devam ediyor. Biz partiliyiz, her koşulda çalışacağız ve Cumhuriyet Halk Partisini başa getireceğiz. Önemli olan Cumhuriyet Halk Partisinde siyaset yapma şansını yakalamış olmak. TAKDİR EDECEK OLAN ÖRGÜTÜN TA KENDİSİDİR Hayatın içinde olan, ilçe başkanlığı yapan biri olarak halkla hep iç içe oldum. Siyasi çalışmalara 13 yaşındayken başladım. Hayatım boyunca her zaman, her koşulda çalıştım. Sadece partide değil derneklerde de görev aldım. Herkesle dost, herkesle arkadaş olmaya çalıştım, küçükle küçük, büyükle büyük oldum, yaşlı geldiği zaman saygı gösterdim, küçük geldiği zaman sevgi gösterdim. Önemli olan insanların yüreğinde sevgiyi oluşturmuş olmak. Bu benim için en güzel değer. İnsanların yüreğinde bu sevgi bağını oluşturduğumu düşünüyorum. Ben vicdanen rahatım. Cumhuriyet Halk partisine verebileceğimin fazlasını vermeye çalıştım. Genel merkezimizle, üyelerimizle, delegelerimizle hiç bir zaman polemiğe girmedim. Genel merkezine, ilçesine, Cumhuriyet Halk Partisi'nin tüm üyelerine hizmet eden bir yönetici olmaya çalıştım. Eksikliklerimle veya fazlalıklarımla görevimi yapmaya çalıştım. Takdir edecek olan örgütümün ta kendisidir. Bu emeklerimi örgüt bir gün mutlaka değerlendirilecektir. Örgütlü mücadeleye inanıyorum, sevgiye inanıyorum, barışa inanıyorum ve kolektif çalışmaya inanıyorum. ESKİ OLMADAN YENİSİNİ YAPAMAZSINIZ Özelikle 1992 ve 2011 yılları arası, Cumhuriyet Halk Partisi'nin politik ve dünya görüşünü reddetmeyen ama onu daha zenginleştiren, daha geliştiren, daha farklı söylemlerle Cumhuriyet Halk partisinin önünü açan bir dönem oldu. Genel başkanın Yeni CHP'den kastinin bu olduğunu düşünüyorum. Yeni Cumhuriyet Halk Partisi'nin söylemlerini örgütlerden kimseyi almamak, şeklinde değerlendirmemek gerekir . Genel Başkan yeni bir örgütlenmeden bahsetmiyor, sadece söyleminde farklılıktan bahsediyor. Bu gün yaşadığımız koşullarda halkın somut talepleri açlık, sefalet, işsizlik. Genel Başkanımız bunları da çok ön plana almaya başladı ve Yeni Cumhuriyet Halk Partisinden kastetmiş olduğu da budur. Bir şeyin yenisi, eskisinin üzerine konulur. Eski olmadan yenisini yapamazsınız. TEK HEDEF TEK BAŞINA İKTİDAR Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir hedefi var, o da tek başına iktidar olmak. Halkın, seçmenin böyle bir beklentisi var. 12 Haziran'da ne olacağını göreceğiz. Mevcut siyasi iktidar yine elindeki ekonomik olanakları, belediyelerin bütün olanaklarını kullanacak. Ama ne olursa olsun hangi çalışmayı ortaya koyarlarsa koysunlar, siyasal yıpranmışlık nedeniyle ciddi bir oy kaybı yaşayacaklarını düşünüyorum. Tabi önemli olan AKP'den kaybedilen oyların Cumhuriyet Halk Partisine gelmesi; Bunu kavrayamadıktan sonra AKP'nin oy kaybetmesi çok da önemi olmaz. Beklentimiz Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu seçimlerde daha fazla oy alması, daha fazla milletvekili çıkarması ve tek başına iktidar olması.