Rahmetli Reşat Akçay'ın son yazısı

2 Eylül 2015 Çarşamba günü görevi başında kalp krizi sonucu vefat eden Gazete365'in yazarlarından Reşat Akçay'ın son yazısını, siz değerli okuyucularımız için tekrar yayınlıyoruz.

Rahmetli Reşat Akçay'ın son yazısı

2 Eylül 2015 Çarşamba günü görevi başında kalp krizi sonucu vefat eden Gazete365'in yazarlarından Reşat Akçay'ın son yazısını, siz değerli okuyucularımız için tekrar yayınlıyoruz.

Rahmetli Reşat Akçay'ın son yazısı
05 Eylül 2015 - 11:06
Reklam

ÇÖZÜM BULUN...

Ülkemiz Osmanlı İmparatorluğu’nun ortadan kalkması ile 19207’de parlamenter sisteme geçmiş, egemenlik halkın olmuştur. 1923’te kabul edilen Cumhuriyet yönetimini benimsememiş, parlamenter sisteme ve cumhuriyete karşı çıkanlar bazen dini inançları, bazen etnik köken ayrılıklarını bahane ederek halkın egemenliği yerine ağaların, şeyhlerin egemenliğini hakim kılmak için çeşitli eylemlere baş vurmuşlardır. Ancak halkın buyuk çoğunluğu bu sistemi benimsediği için başarılı olamamışlar. Fakat zaman içinde parlamenter sistem ve Cumhuriyet yavaş yavaş erozyona uğratılmıştır. Parlamenter sistemin vazgeçilmez unsuru olan siyasi partilerin tuzukleri aynı olmasına rağmen parti yöneticileri dini inançları ve etnik köken ayrıcalıklarını kullanarak seçimde ustunluk sağlamaya çalışmış, ustunluk sağlayınca da bu ustunluğu kabul ettirmişlerdir.

Milli iradenin bu ustunlukle Anayasal Kuruluşları etkisi altına alma teşebbusleri bu kuruluşları zarara uğratmaktadır.

Yakın tarihte bunların örneklerini görmekteyiz. Örneğin, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararlar siyasi partiler tarafından eleştiri yağmuruna tutulmazsa hukukun ustunluğu nasıl sağlanır.

Turk Silahlı Kuvvetleri iktidarı devirme bahanesi ile operasyonlara tabi tutulmuş 300 un uzerinde ust rutbeli, bir o kadar da alt rutbeli subay tutuklanmış 15 yılla-muebbet hapis cezalarına çarptırılmış, sahte delillerle bu işlerin yapıldığı anlaşılmış, hepsi serbest bırakılmıştır. Tum bu tutuklamaların ardında paralel yapı olduğu iddia edilmesine rağmen hiçbiri ceza almamış… Suçlu kim belirsiz…
Komşu devletlerle ilişkiler bozulmuş, dost duşman kim, ilişkiler nasıl duzelecek . Terörle mucadelede Kurt meselesi silah zoru ile kabul ettirilmiş, nasıl çözulecek belli değil…

Alevi-Sunni meselesi nedir, nereye varacak belli değil…

Daha bir çok mesele ulkemizin gundeminde iken bizim halkımızın sorunları ertelenmektedir…

Nedir bu sorunlar;

- İşsizlik sorunu: Suriyeli, sığınmacılarla giderek daha da yukselmekte...

- Yatırımcı sektörun durması...

- Kentsel Dönuşumle ilgili yasa: Yıkımla ilgili hukumler yeterli ancak yapımla ilgili bölumu Sosyal Devlet anlayışına aykırı. Tam bir rant kapısı yaratmaya dönuk...

- Vergiler: Artık vatandaşı iyice bunaltır hale geldi...

- Enflasyon: Ücret dengesi bir turlu sağlanamıyor...

- Sokaklar her gun bir başka eyleme sahne olmakta, polis-vatandaş çatışması giderek tırmanıyor.

Hani bir fıkra var ya; Temel ile Dursun at uretme çiftliğinde iş bulmuşlar. Görevleri vahşi ortamda vahşi atları yakalayıp çiftliğe teslim etmek. Yakaladıkları at başına göre ucret alacaklar.Kayalık bir bölgede at ararlarken kayanın dibinde iki at görmuşler hop deyip ustune atlamışlar.Atlar vahşi olduğundan kayalıklara doğru koşmaya başlamışlar bu arada temelin atı temeli atmış uzerinden.Temel yerden zor bela kalkıp Dursun’a seslenmiş; Dursun ben duştum belimi incittim…
Dursun cevap vermiş; Sen duştun belini incittin, benim sonum belli değil.

İşte bizim durum tam da böyle… Bu kadar belirsizlik içinde ne olacağımız belli değil. Allah sonumuzu hayır etsin diyerek siyasilere seslenmek istiyoruz “Siyasi çekişmeyi bırakın, çözum bulun; yapmanız gereken bu."

Reşat Akçay / Gazete365