Barış süreciyle ilgili yazılı bir basın açıklaması yapan BBP Bağcılar İlçe Başkanı Sinan Avcı, "AKP hükümeti güvenliğimizi tehdit eden terör örgütü ile baş edememiş, müzakere masasına oturmuştur. Bu süreç Türk milletinin hayrına olmayacaktır" diyerek hükümeti sert bir dille eleştirdi.
"Türkiye çok sıkıntılı bir süreçten geçiyor ve küresel bir kuşatma altına alınmış vaziyette. Ülkemiz ve milletimiz üzerinde büyük tahribatlar oluşturacak, telafisi ve tamiri zor sinsice oyunlar oynanmaktadır. AKP’nin ve şürekasının değişim ve dönüşüm projeleriyle millete ayar çekiliyor, milletimiz 30 yıldır akan kan gölünün üzerine siyasetin inşa ettiği bu oyunların farkına vardırılmıyor. AKP’nin politikalarını fırsat bilen, bu fırsatı ganimete dönüştüren sözde aydın, demokrat, liberal ve yazarçizer takımı her zaman olduğu gibi bu gün de dünyanın neresinde bir bölücü, ayrıştırıcı unsur varsa millete demokratik olgunluk gibi sunuyor ve Türk milletinin aleyhine ne varsa el birliği ile icra ediyorlar. İktidar partisiyle omuz omuza vererek aydın, demokrat, barışsever adı altında bir milletin tarihine hakaret etmeyi, geçmişine sövmeyi ve Türkiye’nin,Türk milletinin aleyhine yapılması gereken her şeye öncülük etmeyi aydınlık, demokratlık olarak ifade etmektedirler. Bunların yaptıkları Türk milletine, Türk tarihine ihanettir. Bunlar bir yerlere yaranmak adına, içinde büyüyüp beslendikleri vatana, millete ihaneti kendilerine bir meziyet haline getirmişlerdir.
Türkiye kendi kararlılığını uygulayabilecek siyasi irayi ortaya koyabilirse tarihin seyrini ancak o zaman değiştirebilir. Yoksa tarih, bölgemize ve coğrafyamıza kan ve kavga getiren, bir damla petrolü oluk oluk insan kanından daha değerli bulan anlayışın ve onların iş birlikçilerinin istediği şekilde oluşur ve yazılır. AKP hükümeti güvenliğimizi tehdit eden terör örgütü ile baş edememiş, müzakere masasına oturmuştur. Sayın başbakan BOP’un eş başkanlığını üstlenerek iç meselelerimizi dış müdahalelere açık hale getirmiştir.
30 yıldır devam eden terör belasıyla, terörle mücadelenin bütün unsurları ortaya konularak mücadele edilmemiştir. Sadece 2010-2011 yılında etkili bir mücadele ortaya konmuşken ve etkili sonuçlar alınmışken bugün gelinen noktada ne yazık ki terör örgütüyle masaya oturularak, mücadele sürecinden müzakere sürecine geçiliyor. Habur, Oslo rezaletlerinden sonra İmralı canisiyle masaya oturularak milletin başına bir çuval daha geçiriliyor. Türkiye bu tarz bir yöntemle ne terör meselesini çözebilir, bitirebilir ne de bölgesinde caydırıcı bir güç olabilir. Siz, PKK ile müzakereye oturursanız, PKK’yı muhatap alırsanız AB ülkeleri de PKK’yı terör örgütü olmaktan çıkarır, aktivist olarak tanımlar, PKK terörizmi ifadesi çatışma olarak değiştirilir, Türk milleti yerine Türkiye Halkları ifadesi getirilir ve PKK uluslararası alanda güç bulur, meşrulaştırılır. Bu sürec Türk milletinin hayrına olmayacaktır. Küresel-emperyalist güçlere ve terör örgütüne yarayacaktır. Sürecin sonunda terör örgütü daha da güçlenir. Onun için hükümet bu yoldan derhal vazgeçerek müzakerelere son vermelidir. Adam gibi terörle mücadeleye başlamalıdır. Terörü besleyen, lojistik destek sağlayan iç ve dış tehdit unsurlarını ortadan kaldıracak girişimleri başlatmalıdır. Ve mutlaka sınır içi ve dışı demeden terör yuvalarını dağıtacak, onların üst düzey yöneticilerini enterne edecek keskin karalar almak ve uygulamak zorundayız. Sınır ötesi veya okyanus ötesi demeden bizim canımızı yakan her kimse canı yanmalıdır.
Bakınız geçmişte darbe heveslileri, derin odaklar, küresel sermaye ve onlarla iş tutanlar birtakım bürokratik güçlerimizi sahneye çektiler, bunun için provokasyonlar yaptılar ve ülkeyi gerdiler. Daha sonra da ülkedeki gerginliğin çaresi için bazı antidemokratik uygulamalar yaparak milleti çölde kalan insanın su istemesi gibi huzur isteme noktasına getirdiler. Sonuçta bu noktaya gelmiş olan insanları ‘huzur gelsin, nasıl gelirse gelsin; demokrasiyle olmuyorsa orduyla olsun,sandıktan gelmiyorsa darbeyle gelsin, gibi bir beklentiye sokarak darbe yaptılar. Kim kaybetti? Millet kaybetti, ülke kaybetti.
Bugün de AKP hükümetinin İmralı canisiyle yaptığı müzakereler bunun bir benzeridir, milleti çaresizliğe mahkum etmektir. AKP 'barış ve huzur adına yandaş ve candaş şürekasıyla beraber; yüzde yüz kontrol altına aldığı medyayla, aydın ve demokrat tayfasıyla, PKK sevicileriyle, bu bulanık havayı ganimet ve fırsat bilen Türklük ve Türkiye düşmanlarıyla, İslamcı bir kisve ile Türk milletinin bütün değerlerine saldıran, Türk bayrağı taşımayı bölücülük olarak gören, ruhen vatansızlarla beraber ülkeyi ve milleti psikolojik bir baskı altına sokma gayretine düşmüştür.
30 yıldır silahlı mücadele ile terör bitirilmiyor, terör sorunu halledilmiyor. Çare müzakeredir, terör örgütü ile masaya oturmaktan başka seçenek yoktur, algısını milletin kafasına sokmaya çalışıyor. Terör belasından milletin bezmişliğini de fırsat bilen hükümet, İmralı canisiyle müzakere sürecini millete ‘barış süreci’adı altında servis ediyor ve ettiriyor. Barış ve huzur gelsin de nasıl gelirse gelsin algısını oluşturmaya çalışan AKP Hükümeti yani başbakan bunu milletin aklına sokmak için her türlü argümanı, değeri kullanıyor ve bu uğurda her yolu mubah sayıyor. Barış olsun da nasıl olduğu önemli değil, silahlı mücadeleyle olmuyorsa müzakereyle olsun, demeye razı etmeye çalışıyor. Bunun için ülkeyi germekten ve ülkedeki huzursuzluğu derinleştirmekten, milleti barış isteyenler ve istemeyenler, kan ve göz yaşı dursun diyenler ve demeyenler diye kamplaştırmaktan bile çekinmiyor. Daha da ileri giderek bu gayri milli, gayri ahlaki sürece karşı çıkanları üç beş çapulcu diyebilecek kadar seviyesizleşiyor. Ama artık millet bu oyunları görüyor, bu oyunları teşhis edebiliyor, ülkesini, milletini ve geleceğini mahvedecek senaryoların peşine takılmıyor. Biz Türk milletinin onur ve haysiyetini kıran ayaklar altına alan, şehit ailelerimizi, gazilerimizi inciten, devletin itibarını küçülten bu girişimlere asla evet demeyeceğiz.
İnanıyoruz ki AKP içinde görevli olan ve bir şekilde AKP'ye hy veren değerli yurttaşlarımızın öncelikte ise Bağcılar'li hemşehrilerimin bu durumdan rahatsız olduklarını ve yeni bir arayış içinde olduklarını biliyor.
Görevli olanları ise Geçmişi tertemiz olan Büyük Birlik Partisi çatısı altında siyaset yapmaya davet ediyor, vatandaşlarımızında Büyük Birlik Partisi'ne teveccüh göstereciğine inanıyor, saygıyla selamlıyorum."