2014 yerel seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi Bahçelievler Belediye Başkan Adayı olan İnşaat Muhendisi Halim Kuçukali, “Turk ekonomisinin en buyuk kara deliği; belediyelerdir" başlıklı bir makale kaleme aldı. Ülke kaynağının belediyeler tarafından plansız ve verimsiz bir şekilde harcandığını vurgulayan Halim Kuçukali, çarpık kentleşmenin ulkeye getirdiği yuke, deprem gerçeğine ve kentsel dönuşum çalışmalarına da dikkat çekti.
Bahçelievler ilçesinden Şirinevler’i ve Bakırköy’den Ataköy’u kıyaslayarak, örneklemeler de yapan Halim Kuçukali, “Bir an önce şehirleri yeniden planlayarak, “Adam" gibi kentsel dönuşumu gerçekleştirmek gerekmektedir. Bugun, '’Kentsel Dönuşum’’ adı altında yapılanlar ise, çarpık yapıları sağlam hale getirerek '’Çarpık şehirleşmeyi anıtlaştırmak’’tan başka bir şey değildir. Bu da bizim duzgun bir şehir yapısına kavuşmamızı 100 yıl öteleyip torunlarımıza yukleyeceğimiz ağır bir yuk olacaktır" diyerek tepkisini dile getirdi.
İşte unlu siyasetçi, İnşaat Muhendisi Halim Kuçukali’nin kaleme aldığı makale;
Turk ekonomisinin en buyuk kara deliği; belediyelerdir
Ülke içinde kaynak yaratma yollarından biri de toplanan vergilerin duzgun, doğru yerlere harcanmasıdır. Vatandaşlarımızın haklı olarak şikâyetçi oldukları nokta; belediyelerin yapmış oldukları bugun yaptığını yarın sök, olmadı 6 ay sonra bir daha elden geçir anlayışının hâkim olduğu YAP-SÖK belediyecilik anlayışıdır. Bugun içinde bulunduğumuz bu durumun sebebi de geçmişte kurulan plansız, denetimsiz çarpık şehirlerdir.
Şöyle bir duşunun;
Ataköy’den de aynı emlak vergisi, çöp vergisi toplanıyor, Şirinevler’den de…
Ama devlet Ataköy ile Şirinevler’e aynı parayı harcamıyor, daha doğrusu Ataköy’e harcama ihtiyacı duymuyor.
Ama ya Şirinevler’e yapılan harcamalar?
Kendi bölgesinden toplanan paralar yetmiyor, planlı semtlerden toplanan paralar uzerine ekleniyor, hatta onlarda yetmiyor, belediyeler yeni inşaat ruhsatları vererek bu açığı kapatmaya çalışıyor. Tabii ki bu yöntem de problemi çözmuyor, var olan problemlerin uzerine ilave bir yuk daha getiriyor.
Duşunun ki;
Butun şehirlerimizin Ataköy gibi planlı yapılmış olduğunu, toplanan vergilerin buyuk bir kısmının belediyenin kasasında kalacak ve bu paralar toplumun sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak alanlarda kullanılacak veya belediyeler ileriki yıllarda daha az paraya ihtiyaç duyacaklarından, vatandaştan daha az vergi toplayacak ve para vatandaşın cebinde kalacaktır.
Peki, bu karşılaştırmayı Turkiye genelinde yaparsak?
Turkiye genelindeki duzenli şehirleri bir göz önune alın,
Bir de tum Turkiye’deki çarpık şehirleri!!!!
Ve Turkiye genelinde belediyelerin topladıkları paraları alt alta koyup toplayın.
Sonra bu paraların buyuk bir kısmının bakım -onarım, iyileştirme harcamalarına gittiğini duşunun…
İşte o zaman belediyelerin yaptığı savurganlığın boyutunu az-çok anlayacaksınız.
Harcanan bu para öyle bir para ki…
Bir daha ekonomiye geri dönmeyecek şekilde havaya uçan giden bir para…
Ve her uç-beş yılda tekrar tekrar giden, ekonomiden çıkan bir para…
Ve bir de önumuzdeki yıllarda bu çarpık şehirlere harcanacak paraları göz önune getirin…
Bunun ustune eski konutlardaki ısı kaybını, sağlıksız koşullarda yaşayan vatandaşlarımızın sağlık harcamalarını, trafikte harcanan zamanı ve fazladan tuketilmek zorunda kalınan akaryakıt gibi savurganlıkları da ust uste koyarsanız,
Turkiye’de ki yanlış şehircilik uygulamasının acı faturası karşımıza çıkmış olur.
Tabii deprem felaketinin getireceği fatura da ayrı, onu duşunmek bile istemiyorum.
İşte onun için diyorum ki;
TÜRK EKONOMİSİNİN EN BÜYÜK KARA DELİĞİ; BELEDİYELERDİR.
Tabii ki bu olumsuz şartları değiştirmenin yolu vardır.
O da bir an önce şehirleri yeniden planlayarak, “Adam" gibi kentsel dönuşumu gerçekleştirmektir.
Bugun '’Kentsel Dönuşum’’ adı altında yapılanlar ise, çarpık yapıları sağlam hale getirerek '’Çarpık şehirleşmeyi anıtlaştırmak’’tan başka bir şey değildir.
Bu da bizim duzgun bir şehir yapısına kavuşmamızı 100 yıl öteleyip torunlarımıza yukleyeceğimiz ağır bir yuk olacaktır.