Yazarımız Saara Yılmaz Özenç'in makalesini bir solukta okuyacaksınız… YAMA YAPAR TERZİLİĞE SOYUNURUZ Biz yama yapmayı yeğleriz. Kalıp hazırlamaktan, bihaber terziliğe soyunuruz. Kaliteden, dayanıklılıktan, işlevden pek anlamayız. Neyi nerede ne için kullanacağımızı bilmediğimiz gibi. terzinin yamağı olur, olmadan piştim sanırız. Modacı olunca hocamızı silkeler, arkasından sömürüp zavallılaştırdığımızın geçmişiyle pirim yapmaya kalkışırız. Yanar döner ışığa göre renk alır kumaşları, arkalı önlü ters yüz edilebilen modelleri pek severiz. AVRUPA'DA TUVALET YOKKEN BİZDE VARMIŞ! 100 yıl önce metroya kavuşan Paris'in yine 100 yıl önceki yapılaşmasını hırs edinmeyiz, estetik, simetrik yapılaşmasına, geniş ferah cadde ve kaldırımlarına hayran olmayız da çok dert san ki; Fransa Cumhurbaşkanının sakızlı karşılamasına takılır, karşısına sakızla çıkarız. O ise; rövanşını ülkesini seven basın ve AB'ye girme ısrarımıza atıfta bulunarak, usta biçimde alır. Politikamız toplu taşıma araçlarına özendirmek, sokaklara park ettirmemek, estetik görünümü desteklemek… Sorumluluklara gelince gözünün içine soka soka hatırlatırız da hizmete gelince yok… Çünkü, yama neresini çeksen bir tarafı sökülür. Belediyelerin önüne kurduğumuz barikatlarla estetiği bozar, yolları daraltırız. Paris'te belediyeler, şahıs araçlarına karşı düzenlemeleriyle dikkat çekiyorlar. Trafik sorunumuz ortak; ancak adım başı belediyeye ait süreli ve şarjlı bisikletleri var. Sonra adım başı metro çıkışı var. Adım başı ücretsiz otomatik temizliğini yapan, asansörlü tuvaletlere rastlıyorsunuz. Aynı nüfusla İstanbul'un yorucu kalabalığını Paris sokaklarında göremiyorsunuz. Hizmetler sonsuz. Avrupa'da tuvalet yokken Osmanlının altın tuvaletleri varmış. Avrupa pismiş, Osmanlı temiz… Osmanlı Döneminden günümüze ulaşan, halka ait bir tek yapı gösterin. Tarihi yapılarımızı gezerken etrafındaki çirkinliklerden, muhteşem eserlere konsantre olamıyorsunuz. Şehirleşme anlayışımız TOKİ ile sınırlı. BELEDİYECİLİĞİNE HAYRAN KALDIK OY VERDİK! Belediyecililiği hakkıyla yaptığını düşündüğümüz kişinin oluşumuna tam da bu hizmetleri nedeniyle oy verdik, çalışacağına inandık, güvendik. Mağdur oldu cezaevi günlerine üzüldük, oy verdik. Milli görüşün modern öğrencileri dedik, oy verdik. İnsanımıza verdiğimiz değer, Libya'daki vatandaşlarımızı yanlış yönlendirmemizden, onlara saatlerce deniz yolculuğu yaptırmamızdan belli. Bir yanda kaza geçiren vatandaşına özel uçak gönderen Avrupalı, diğer yanda kaç vatandaşını, nasıl getireceğini bilmeyen, özel uçaklarla gezen canlarımız ciğerlerimiz. Belki çocukluk yıllarımdan kalma bir hayranlık, ama Avrupa'ya ulaşmanın imkansızlığı aşikar. Türk olmaktan gurur duymak ayrı bir olay; bizi biz yapan değerlerimizle, doğa güzelliğimizle her birine fark atacağımıza inanmam ayrı bir olay; itiraf edelim, modeli yanlış seçiyoruz, kumaşı kalitesiz seçiyoruz, kalıbı çıkaramadığımızdan ölçüsü uymayan Amerikan, Avrupa kalıplarla çalışıyoruz. Bir de uyumsuz, nerede ne zaman giyineceğimize dikkat etmeyince komikleşiyoruz. Keza kanunlarımız böyle çıkarılıyor, delik deşik... Boşlukları doldurmaksa; uyanık avukatların işi. Sorunsuzluğu değil, sorunu düşünerek kılıfı hazırlıyoruz. ÜŞENMENİN ADINI GÜVEN KOYMUŞLAR! Biz, “Önce sev, önce tam not ver, önce ihya et ki;…” telkinleriyle büyüdük. Araştırmayız, bilgi edinmeyiz, üşeniriz; bunun adına güven deriz, bizi kandırdı deriz. Sonra gerçekleri görünce bir bir verdiklerimizi almaya kalkışır, iyiliğimizi başa kalkarız. Sonra arkasından verir veriştiririz. Canımız yanar, karşımızdakinden biliriz. İyiyken kötü olur, üzerine bir de mağdur oluruz. Oysa, tüm suçlu yanlış seçimlerimizle yine bizizdir. BAŞSAĞLIĞI: Gerektiğinde hukuk önünde hesabını vererek takiye yapmadan davasını sürdüren Necmettin Erbakan'a Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilerim.
YANAR DÖNER KUMAŞLARI PEK SEVERİZ
Yazarımız Saara Yılmaz Özenç'in makalesini bir solukta okuyacaksınız… YAMA YAPAR TERZİLİĞE SOYUNURUZ Biz yama yapmayı yeğleriz. Kalıp hazırlamaktan, bihaber terziliğe soyunuruz. Kaliteden, dayanıklılıktan, işlevden pek anlamayız. Neyi nerede ne

19 Mart 2011 - 15:02