Beyoğlu Özel Avusturya Sen Jorj Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op.Dr. Tuğrul ALICI ayaklarda şekil bozukluğu ve tedavileri ile ilgili önemli bilgiler verdi.
Halluks Valgus
Halluks Valgus, ayak başparmağımızdaki şekil bozukluğunu tarif eden Latince bir tıp terimidir. "Halluks", ayak başparmağı demektir. "Valgus" ise vücuttan uzaklaşma demektir.
Ayak başparmağımız, ikinci parmağa doğru döner. Ayak başparmağının biraz yukarısında ve iç kısımında "bunyon" olarak adlandırılan şişlik görülür. Bu rahatsızlık basit bir şişlik veya çıkıntıdan çok daha karmaşıktır. Çünkü ayak biyomekaniğinde bu eklem vücut ağırlığının %30 yükünü taşımaktadır.
Ayakkabı giymeyen toplumlarda bu deformite pek görülmemektedir. Ucu sivri, yüksek topuklu ayakkabı giyenlerde ayak parmakları ayakkabının önündeki dar kutuya girmektedirler. Bu da deformitenin oluşmasına veya var olan deformitenin artmasına sebebiyet vermektedir. Bayanlarda ve romatoid artritli hastalarda daha sık görülür, genetik geçiş söz konusudur.
Başlangıç döneminde uygulanan ayakkabı modifikasyonu ve parmak arası makaraları, gece atelleri, bunyon yastıkçıkları gibi ortezler kullanabilir. Bunlar deformitenin ilerlemesini önleyebilir.
Tüm konservatif yöntemler denenmesine karşın ağrı geçmiyorsa tedavi seçeneği cerrahi olmalıdır. Ameliyat kararı verilmesinde en önemli endikasyon "ağrı" olmalıdır. Literatürde bugüne dek Halluks Valgus için tarif edilmiş 150'nin üzerinde ameliyat tekniği vardır. Hangi ameliyatın yapılacağına karar vermek ortopedik cerrahın işidir. Her Halluks Valgus'ta standart aynı ameliyat yapılamaz. Hastanın yaşına, deformitenin büyüklüğüne, eklem uyumuna ve radyolojik ölçümlere göre gerekli ameliyat planlanır. İyileşme süresi yapılan operasyona göre 4 ile 6 hafta arasında değişir. Osteotomi (kemik kesme) işlemlerinde 6-8 haftayı bulabilir. Hastalara bu süre zarfında kullanılmak üzere ön ayakkabı kutusu olmayan yarım ayakkabılar giydirilip günlük yaşantıları devam etmeleri sağlanır.
Çekiç Parmak
Ayak 2. ve 3. parmakların pençe görünümünü alacak şekilde aşağı doğru kıvrılmasına neden olan bir şekil bozukluğudur. Bu hastalık uygun olmayan ayakkabı veya parmaktaki kas-tendon kuvvet dengesizliğinden ya da romatoid artrit hastalığı sonucu görülebilir. Genellikle ikinci ayak parmağı etkilenir ve sıklıkla üzerinde ayakkabı baskısından kaynaklanan bir nasır vardır.
Geniş ve parmakların girdiği yüksek kutulu ayakkabılar giymek, ortez kullanmak veya tabanlık önerebilir. Deformite esnek iken egzersiz yapılabilir. Deformite rijit bir hal aldığında ayak parmağı normal bir pozisyonda durabilsin diye nasırla birlikte küçük bir kemik operasyonu uygulanabilir.
Topuk Dikeni
Tipik topuk ağrısı sabah yataktan kalkınca veya uzun süre oturma sonrası ilk kalkışta ortaya çıkar ve biraz yürüyünce azalır, gün içinde yorgunlukla yeniden artar. İleri durumlarda ağrılı yürüme görülebilir. Ayak tabanında topuk kemiğinden (kalkaneus) başlayıp ayağın önüne metatars başlarının altına uzanan bir bağ dokusu olan plantar fasya ayağın kavsini oluşturmakta önemli bir görev üstlenir. Bu dokunun kısalması, gerginliği, üzerinde oluşan mikro yırtıklar ve topuk ince sinir liflerinin dokular arasında sıkışması topuk ağrısının nedeni olabilir. Radyolojik olarak röntgen filmlerinde topuk kemiğinin altında görülen ve topuk dikeni de denilen kemik çıkıntı bu bağ dokusunun yapışma yeridir. Bağ dokusu kısaldığı zaman yapıştığı yerden kemikten çekme yaparak radyolojik olarak görülen kemik çıkıntı oluşur. Fazla kilolu, sert tabanlı ve düz babet tarzı ayakkabı giyen insanlarda daha sık görülür. Topuk ağrısı bazı romatizmal hastalıkların ilk belirtisi olabilir. Ayakkabı seçerken yumuşak tabanlı, topuk kısmı darbe emen ayakabılar giymek ağrıyı azaltır. Birinci basamak tedavisinde ağrı kesici ilaçlarla birlikte silikon topukluklar kullanılabilir. Ağrı azaldıktan sonra ayak tabanını esnetecek germe egzersizleri yapılmalıdır. Tüm bu önlemlerle ağrı düzelmezse topuğa aralıklı olarak birkaç kez kortizon enjeksiyonu uygulanabilir. Geçmeyen topuk ağrılarında ESWT (Extracorporeal Shock Wave Therapy) cihazı ile tedavide de başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Tüm bu uygulamalar yetersiz kalırsa cerrahi tedavi seçeneği de vardır.