Evet yanlış duymadınız mikroplarla beraber yaşıyoruz. Çoğu mide-barsak sistemimizde olan toplam ağırlığı 1,5-2 kg yi bulan tam 100 trilyon mikroorganizma ile beraber yaşamaktayız.Aslında bu rakam vucudumuzdaki toplam hücrelerin neredeyse 10 katı!!! Aslında çoğunluk onlar, biz onlarla yaşıyoruz demek daha doğru olur. Yani hepimiz koskoca bir mikrop yuvasıyız ve buna mikrobiota denmekte.
Anne karnında ve özellikle doğum sırasında şekillenen mikrobiota ile ömür boyu birlikteliğimiz devam etmektedir. Normal doğum sırasında bebek daha çok anne doğum kanalındaki mikroorganizmaları alır ve bunlar daha faydalıdır. Sezeryan doğan bebeklerde ise annenin cildindeki mikroorganizmalar çocukta yer bulur ve bunlar alerji ve bağışıklık sistemi hastalıkları açısından yatkınlık oluşturur. Bundan dolayı normal doğum teşvik edilmektedir.
Bizimle birlikte yaşam süren mikrobiotanın çoğunluğunu bakteriler oluşturur. İyi bakteriler çoğunluktaysa sağlığımız açısından iyidir. Vitamin sentezinde, besinlerin sindirilmesinde görev alırken kötü mikroorganizmalara karşı da bariyer oluştururlar. Sağlıklı beslenerek mikrobiotamızı düzenleyerek obeziteden diabete, hipertansiyondan kalp damar hastalıklarına çoğu hastalıklara karşı kendimizi koruruz.
Peki mikrobiotamızı nasıl düzenleriz. Öncelikle hazır ve katkı maddesi içeren gıdalardan uzak durmalıyız. Kızartmalar, rafine şekerler, gazlı içecekler yine iyi bakterilerin sayısını azaltmaktadır. Prebiotik ve probiotikten zengin beslenme ise iyi bakterileri barsak sistemimizde çoğaltmaktadır.
Nedir bu prebiotik ve probiotikler?
Probiotik; İçinde faydalı mikroorganizma içeren besinlere verilen isimdir. Ev yapımı yoğurt , kefir,salamura zeytin,peynir, boza, turşuyu sayabiliriz. Pastorize edilmemeli ve özellikle lahana turşusu 6 ay gibi süre bekletilip tüketilirse içeriği çok zenginleşir.
Prebiotikler; barsakta iyi bakterileri besleyen lifleri içeren besinlerdir. Soğan, sarımsak, turp, yeşil yapraklı sebzeler, enginar,kereviz, bezelye, fasülye gibi çoğu meyve, sebze,baklagilleri, kuruyemişleri sayabiliriz.
İyi bakteriler; barsak sistemi üzerinde bariyer oluşturarak zararlı mikroorganizmaların ve maddelerin barsaklar yoluyla vucudumuza girmesine izin vermezler. Sağlıksız beslenme barsak hücreleri arasıdakileri sıkı bağlantılara zarar vererek geçirgen barsağa ve aşırı enflamatuar( iltahabi) yanıta sebebiyet verirler.
İltahabi barsak ve sindirim hastalıklarının son zamanlarda artmasını uzmanlar buna bağlamaktalar. Yine çocuklarda astım-allerjik hastalıklar hatta otizimle bile ilişkisi saptanmıstır. Kronik nörolojik hastalıkların ortaya çıkması da buna bağlanmakta. Alzheimer Parkinson gibi yıkıcı, MS gibi bağışıklık sistemini ilgilendiren hastalıklarının nedeninin bu iltahabın barsak beyin aksı yoluyla beyine taşındığı yönündedir.
1000 yıl önce İbn-i Sina demiş ki: ‘Sıhhat hazımdadır. Hazmedemiyeceğin ağır yiyecekler yeme. Az ye,4-5 saat içinde yine yemek yeme ve aksam geç vakit sofraya oturma’. Ayrıca çoğu hastalığın beslenme hatalarından kaynaklandığını savunmuştur.
Sağlıklı günler dilerim…
YORUMLAR