Devletin kamu harcamalarını finanse etmek için en önemli gelir kalemlerinden biri vergidir. Anayasamızın 73.maddesine göre: Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi yükünün adil ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergileme ilkeleri çerçevesinde vergi tahsilatı yapıldığında vergi yükü adil dağılabiliyor. Aksi durumda ise ekonominin temel dengesi bozuluyor, Devletin kamu harcamaları etkin finanse edilemiyor. Buna bağlı olarak harcamaya dayalı dolaylı vergiler ile Devlet kamu harcamalarını finanse etme yoluna gidiyor. Bu durumda da verginin mali güce göre ödenme ilkesine ciddi zararlar veriyor, vergi yükü adil dağılmıyor, gelir adaletsizliğinin artmasına yol açıyor.
Vergi affı ise kısaca: Devletin kanun yolu ile alacaklarının bir kısmı ya da tamamından vazgeçmesi olarak tanımlanabilir.
Vergi aflarının kısa vadede devletin gelirlerini artırması, Vergi Denetim Kurumunun (VDK) iş yoğunluğunu azaltması gibi avantajları vardır. Zira Hazine ve Maliye Bakanlığının 2020 yılı için hazırlanan faaliyet raporlarında belirtildiği üzere: 2020 yılında VDK tarafından 47.597 mükellef incelenmiş, bu da toplam Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin %1,67’sinin incelendiği anlamına geliyor. İnceleme oranlarının 2015’ten günümüze gerçekleşen oranını aşağıda görebilirsiniz.
Vergi Denetim Kurumu verilerine göre: 218’i Vergi Başmüfettişi, 2.810’u Vergi Müfettişi ve 5.224’ü Vergi Müfettiş Yardımcısı olmak üzere toplam 8.252 personeli bulunmaktadır. Gelir İdaresinin verilerine göre 2020 yılı için Gelir ve Kurumlar vergisi mükelleflerinin sayısı ise 2.847.540’tır.
Mükellef sayısı ile karşılaştırıldığında VDK personel sayısı çok yetersiz kalıyor. Dolayısı ile inceleme oranlarının bu kadar düşük olması kimse için şaşırtıcı olmasa gerek.
Peki Sorun nerede başlıyor? Vergi aflarının sıklığında.
Öncelikle vergi ödevlerini eksiksiz ve zamanında yerine getiren mükellefler açısından adil bir uygulama olmadığının altını çizmek gerekiyor. Bu mükellefler cezalandırılmakta, diğer mükellefler ise tabiri caiz ise ödüllendirilmekte. Zira vergi ödevlerini yerine getiren mükellefler piyasa ekonomisinde rekabet dezavantajı ile karşılaşmaktadır. Vergi ödemek yerine kendilerine ucuz finansman yaratan mükelleflerin sayısının gün geçtikçe artmasının nedeni bu rekabetin gerekliliği oldu neredeyse. Vergisini ödemeyen mükellef sayısının artması demek vergiye uyumun azalması demektir. Bu durumun kısa vadeli sonucu Devletin toplam vergi gelirlerin azalması, uzun dönemli sonucu ise yukarıda da bahsettiğim gibi Devletin dolaylı vergiler ile kamu finansmanı yaratması yoluna giderek gelir adaletsizliğine sebep olmasıdır.
Cumhuriyet tarihimizde son 10 tanesi mevcut iktidar zamanında çıkarılmış toplam 35 adet vergi affı mevcut. Son olarak gelişmiş ekonomi ve vergi bilincine sahip hiçbir ülkede bu sıklıkta vergi affı uygulanmadığını belirtmek isterim.
Dolaylı vergilerin yüksek olmasının olumsuz etkilerini ise başka zaman daha detaylı değerlendiririz.
YORUMLAR